DÜN öğle üzeri Kazım odama girdi.. Gözlerime inanamadım. Yazın başından beri ilk defa görüyorum..
Ve de son yıllarda onu bu kadar sağlıklı görmemiştim.. O nasıl canlı, hayat dolu, ışıl ışıl bir yüz.. Nerdeyse Tıp bilimi "Bitti" demişti, Kazım "Bitmeden bitmez" dedi.. Lance Armstrong gibi.. Türkiye'nin Lance'i oldu.
Kalktı doğaya gitti.. Minnacık teknesiyle Gökova'ya..
"Hıncal ağbi, deniz, çam iç içe.. Havayı, oksijeni düşünüyor musun?."
Araştırmalarını da kendi sürdürmüş.. Tıbbın yanına alternatif tıbbı da koymuş.. Bu ülkenin en iyi doktorlarına ulaşmış..
"Şimdi kanser hastaları, ya da yakınları hasta olanlar beni arıyorlar" dedi.. Onları da yönlendiriyormuş..
Onu dinlerken görüyorum bir daha..
Kanserin en büyük ilacı moral.. Kazım'ı böyle güçlü kılan şey moral.. Yaşadıklarının hiçbiri moralini götürememiş..
Öteden beri "Kanser öldürmez.. Umudunu tüketmek öldürür" derim.
Bu umutları yok etmek için her şeyi yapıyoruz oysa..
"Amansız hastalık" ilanları.. Bundan iyi beyin yıkama olur mu?.
Gazeteler bu laf yazılı ilanları geri çevirmeli. Editörler, haberlerde, yazılarda umutsuzluk veren sözcük ve cümleleri temizlemeliler.
Dizilere bakın.. Kanser olan ölüme mahkûm oluyor.. Ölüyor.. Kaç dizide kaç kanserli gitti.. Şimdi bunları seyredende moral, umut kalır mı?.
Kazım'ın asıl zaferi bu..
Böyle bir ortamda moralini, umudunu kaybetmemesi..
"Beni yenemezsin kanser" diye dimdik durması.. Koca yazı yatağında değil, gündüz balık oltasının, gece iki tek rakı sofrasının başında geçirmesi.. Yaşamın tüm keyfini sürmeye devam etmesi..
Yaşa Kazım!..
Yayın tarihi: 17 Ekim 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/17//haber,483B89092842430DB58BEDA8D47CD8A0.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.