Bir kadının bir erkeği, bir erkeğin de bir kadını anlaması 'deveye hendek atlatmak'tan daha zor bir iş gibi geliyor bana. O nedenle yüzyıllardır çatışan bu ikili, ne yazık ki henüz olumlu bir sonuca ulaşabilmiş değil. Hele işin içine bir de kadın ruhundan anlayan erkek yazarlar girince, (örneğin Reha Muhtar gibi!) işin içinden çıkılması çok zor oldu. E, işin içinde 'sizler ve bizler' olunca, ortaya da komik farklar çıkmıyor değil. O farklar ne mi?
BİR: Bir kadın ilişkisi iyi gitmiyorsa işine konsantre olamıyor. Bir erkeğin işi iyi gitmiyorsa ilişkisine konsantre olamıyor.
İKİ: Kadınlar birer 'ayaklı radar' gibidir. Bu yüzden erkekler onlara yalan söylerken zorlanırlar. Kadınlardaki; 'vücut dilini, mimikleri, cümlelerin anlamlarını algılayabilme yeteneği', erkeklerinkinin 2 katı olarak belirlenmiş.
ÜÇ: Kadınlar yüksek sesle konuşmayı ve sesli düşünmeyi seviyor. Erkeklerse her ikisini de içinden yapmayı tercih ediyor. Bu yüzden de kadınlar erkekleri 'duygusuz, bencil yaratıklar' olarak görüyorken; erkekler de kadınları 'sürekli kafa ütüleyen baş belaları' olarak görüyor.
DÖRT: Kadın, birlikte olduğu erkeğe problemini açınca kendini rahatlamış hissediyor. Erkek de kadından duymak istediği şeyi duyamayacağını biliyorsa, hiç konuya bile girmiyor.
BEŞ: Çoğu kadının erkeği terk etme nedeni, ondan somut anlamda fazla şey alamaması değil, erkeğin onun duygularını anlayamadığı düşüncesidir.
Yayın tarihi: 16 Ekim 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/16/gny/haber,4A08B929EAE642BCBBEEB218FB988A80.html
Tüm hakları saklıdır.