Gönül Yazar soyundu, Zeki Müren hesap sordu
'Zeki Müren'e seninle yatmam dedim'
"Zeki Müren ile bir gün havaalanında karşılaştık. Uçakta yan yana oturduk. "Atalay Bey, bütün gazinocular benim peşimde. Sizden bana teklif gelmedi," dedi. Tabii şaşırdım. Ben de dedim ki, "Senin bazı kuralların var, bu kurallar bana uymadığı için sana teklifle gelmedim." "Nedir bu kurallar?" dedi. "Bir kere ben size ağam, paşam demem. Karşınızda el pençe durmam. Sizinle sabahlara kadar içip eğlenmem, bir de sizinle yatmam ya da size birisini ayarlamam," diye sıraladım. Bu anlattıklarımdan sonra, "Doğru söylüyorsun, anlaşamazdık," dedi."
Fahrettin Aslan'la ortaklık
"Bir ara İstanbul Maksim'in sahibi Fahrettin Aslan ile bir ortaklık denememiz oldu ama onun sözünde durmaması sonucu ortaklığımız da bozuldu. Bana İstanbul'dan sanatçı gönderecekti. Sevim Tuna, Mediha Şen programları başarısız oldu. Tüm bunların maddi yükünü ben karşıladığım için de sermayem tükenmeye başladı. Fahrettin'e gittim, "Ya para yolla bana ya da Emel Sayın, Bülent Ersoy gibi bir sanatçı yolla. Eğer göndermezsen ortaklığı devam ettirmem. Sen bana bunun sözünü vermiştin, vermeyeceksen ortaklık biter," dedim ve onun sözünde durmaması üzerine mukaveleyi fesh ettim. Benden sonra Emel Sayın'ı getirdi İzmir'de Dalyan'a. Ben de bir şekilde esnafa ödemelerimi yaptım ve bu esnaflardan ödemeler Atalay Noyaner'den tahsil edilmiştir belgesini aldım ve cumartesi günü Emel Sayın'lı programa haciz gönderdim. Para ödemek istese bile ödeyemedi cumartesi olduğu için. O beni çok üzdüğü için bende ona sıkıntı çektirdim. Daha sonra İzmir'deki hatırlı dostlar araya girdi ve hacizi kaldırdım. Böylelikle akşama sahnesini açtı."
Gönül Yazar çırılçıplak
"Gönül Yazar Kübana'da çalışıyordu. Üç gün sonra fuar programına almak istiyordum. O arada Kübana'nın sahibi beni aradı. "Gönül Hanım gelmekten vazgeçti," dedi. "İsterse gelsin, içi geçmiş kadın," diyerek telefonu kapattım. Meğer Gönül Yazar paralel telefondan dinliyormuş. Ben dışarı çıktım. O arada Akasyalar'a Gönül Yazar kavgaya gelmiş. Beni bulamayınca da geri dönmüş. Rahmetli Turgut Akyüz, Atalay, kadroya solist bulamıyoruz, müsade et Gönül Yazar ile sizi barıştırayım," dedi. O zaman Ahmet Sezgin, Tanju Okan, Beyaz Kelebekler, Sezen Aksu, Melike Demirağ, Öztürk Serengil gibi zengin bir kadro vardı, fakat solist yoktu. Turgut'un fikrini makul buldum. Birlikte Gönül Yazar'ın Kordon'daki evine gittik. Anlaşmayı yaptık. Ertesi gün gazete ilanları ve afişlerle şehri donattık. Bir gün sonra Programa gelmiyorum," diye haber yollamış. Sazlar prova için bekliyordu, mecburen Kübana'ya gidip, kendisini aldım. Fuar'da, çocuk parkının yanında yürüyoruz. Üzerinde çıtçıtlı bir elbise var. Yolda tüm çıt çıtlarını aniden açarak Bak bakalım nerem geçmiş," dedi. Hiçbir şey yok içinde. Slip külot bile yok. Çırılçıplak duruyor. Ben paniğe kapıldım, üstünü kapattım. Herkes bize bakıyordu. İntikamını böyle aldı benden."
Bülent Ersoy inançlı
"Bir gün İstanbul'da, Bülent Hanım'ın evine gittik. Bülent Hanım'ın yelpazesi meşhurdur. Yelpazeyle serinlemeye çalışıyor. Ben sıkı sıkı bir pazarlığa giriştim. Reklam sırasını, sahne sırasını, ücretini, ne gerekiyorsa konuşuyoruz. Ben her şeyi tek tek izah ediyorum. Tüm detayları söylüyorum. En sonunda "Üf be patron, yeter sıkıntı verdin," dedi. Ben de ona dedim ki "Bunları baştan konuşmazsak, burada kavga etmezsek, mekânda yaparız kavgamızı. Bu da işin bereketini kaçırır," dedim. Bilirsiniz Bülent Hanım çok inançlıdır. "Doğru söylüyorsun," dedi ve biz o gün tüm detayları konuşup anlaştık. Program süresince de sorun yaşamadık."
'Filiz Akın'ı âşığı bıçaklattı'
"Filiz Akın'la İzmir'de bir ay boyunca program yaptık. Bu arada Filiz Hanım talihsiz bir olay yaşadı. İnci Baba diye bir mafya babası vardı. Filiz Hanım'a âşıkmış, Efes Oteli'nden çıkarken bıçakla yaralamış onu. Ama tabii önemli bir şey değildi. Ertesi gün boy boy manşetlerde yayınlandı. Filiz Hanım çabuk iyileşip sahneye döndü. Seyirciler onun bu yaşadığı olay karşısında çok üzüldüler. Ağlayan kadınlar, yuhlayan insanlar, gazinoda herkes lanetler yağdırdı bunu yapana. İyi kullandı yani o vurulma olayını."
'İbrahim Tatlıses'in 'ses'ini ben ekledim'
"İbrahim Tatlıses'in isim sahibi benim... 1978 senesinde bir yerde birinin şarkı söylediğini duydum. Pavyon sahibine "Bu şarkı söyleyen kim?" diye sordum. O da "İbrahim Tatlı," dedi. "Biriki dakika konuşabilir miyim?" diye sordum. İbrahim Tatlıses, programdan sonra geldi ve ona "Seni fuarda sahneye çıkaracağım, ne dersin?" dedim. Anlaştık ve o sene ilk kez Ayağında Kundura ile sahneye çıktı. İlk sene pek ses getirmedi ama ikinci sene Sabuha ile patlama yaptı. Sahneye çıkacağı zaman ona "Sesin güzel, Tatlı soyadı bazı yanlış anlaşılmalara sebep olabilir," diyerek ses' eklemeyi önerdim. Böylece ilk kez Tatlıses' olarak lanse edildi. 1979'da fuar bitiminde kavga ettik. 10 sene görüşmedik. Şımarıklığı ve kaprisleri, yanındaki şekilsiz adamlar yüzünden kavga ettik. Çünkü onları kulise sokmadım. Benim kurallarımda kulise sadece sanatçı girerdi. 10 sene sonra menajeri Hasan Bora devreye girdi. Bülent Ersoy'lu programda tekrar çalıştık. O günden sonra da aramızda bir problem olmamasına rağmen İbrahim'i sevmem."
'Ajda Pekkan'la çalışmayı istemedim'
"Ajda Pekkan işine çok saygılı biri değildi. İşletmeye hep son anda, sahneye çıkacağı dakikalarda geliyordu. Her akşam, gelecek mi gelmeyecek mi diye tereddüt ediyorduk. Hatta bir gün fırça çektim, "Zamanında geleceksen gel, yoksa bırak git," dedim."
Yayın tarihi: 7 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/07/pz/haber,E5E00FF3E21F450EA9EF26483B0B51DC.html
Tüm hakları saklıdır.