Erdoğan: Uzlaşma yüzde 100'ün 'evet' demesi midir?
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''zaman içinde çok fazla değişikliğe uğradığından iç bütünlüğü kaybolan mevcut anayasa yerine tüm toplumsal kesimlerin içine sindireceği bir anayasa hazırlamak istediklerini'' söyledi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Anayasa değişikliği çalışmalarına değindi. Yeni anayasa çalışmalarının herkese ve eleştiriye açık olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bu konuda yapmaya çalıştıklarının 1982'den bu yana değiştirilen, zaman içinde çok fazla değişikliğe uğradığından iç bütünlüğü kaybolan mevcut Anayasa yerine tüm toplumsal kesimlerin içine sindireceği ve en geniş uzlaşmayla hazırlanacak yeni bir anayasaya ulaşmak olduğunu'' belirtti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Uzlaşma denen şey yüzde 100'ün 'evet' demesi midir? Konsensüs denilen şey yüzde 100'ün evet demesi midir? Var mı böyle bir şey, nerede olmuş? Bunu söyleyenler acaba içinde bulundukları kurullarda bunu sağlayabiliyorlar mı? Var mı böyle bir şey? Bu teklifle yanımıza gelenler önce çatısı altında bulundukları topluluğu birleştirsinler. Konsensüs denilen şey; kısmi azaminin üzerinde birleşmektir. Olay budur... Yüzde 100.. Böyle bir şey yok.''
Başbakan Erdoğan, 1982 Anayasasının bugüne kez 13 kez değişikliğe uğradığını, başlangıç maddesiyle birlikte 11 maddesinde birden fazla olmak üzere, 65 kez değişikliğe gidildiğini söyledi.
''BUGÜNE KADAR 3'TE 2'Sİ DEĞİŞTİRİLDİ''
Anayasanın, 177 madde ve 16 geçici maddeden oluştuğu dikkate alındığında bugüne kadar yaklaşık 3'te 2'sinin değiştirildiğini ifade eden Erdoğan, böylece mevcut anayasanın iç bütünlüğünün bozulduğuna işaret etti.
Başbakan Erdoğan, 1982 Anayasasının, hazırlandığı dönemin ruhunu yansıttığı ve kamuoyunda genel bir tartışmaya açılmadan, hazırlayıcılar dışında kimsenin katkısı olmadan yapıldığı için, milletin onayından geçtiği halde sürekli olarak eleştirildiğini söyledi.
''Bizim hareket noktamız, farklı kesimlerden gelen tüm eleştirileri nazara alarak ve tüm kesimlerin içine sinecek bir metin ortaya koyabilmektir'' diyen Erdoğan, bu Anayasanın, her bir vatandaşın hassasiyetlerini, Cumhuriyetin; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma hedefleriyle, milletin temel değerlerini korumayı esas alacağını bildirdi.
''HALK (EVET) DİYORSA, (EVET)''
Erdoğan, Anayasanın en geniş mutabakatla hazırlanacağını ve milletin onayına sunulacağını söyledi. Hazırlık çalışmaları devam eden taslağın, tüm siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, üniversitelere, medyaya sunulacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu konuda söz söyleyecek kim varsa, hepsinden istifade edeceğiz. İnternet sitemize de koymak suretiyle... Bazılarına da taslağı göndereceğiz. Kamuoyumuzun tartışmasına açarak, eleştirileri, ilaveler varsa ilaveleri, çıkartılması gereken teklifler varsa bunların hepsini alacak ve bunların üzerinde çalıştıktan sonra TBMM'ye teklifimizi sunacağız. Bu işin prosedürü bu değil mi? Bu... Ondan sonra da burada işleyecek bir süreç var. Bu sürece de bizler AK Parti olarak elimizden gelen desteği vereceğiz. Bizim kalkıp da 'şunu istiyoruz, bunu istemiyoruz' deme hakkımız sadece müzakereler esnasında olacak.
Mesele, burada o özveriyi göstermek suretiyle... Ön yargılardan, ön kabullerden uzak, orada aşırı ya da yüksek derecede bir konsensüs sağlanabilirse, o kadar başarılı anayasa çalışmasını gerçekleştirmiş olacağız. Yapılması gereken de budur. Bunu daha sonra halkımızın onayına gönderelim, onay merci halk olsun. Halk 'evet' diyorsa, 'evet'. Milletimizin Anayasası onaylanmış olacak ve bununla beraber Türkiye yeni bir dönemini farklı bir şekilde inşallah hayata geçirmiş olacak. Bunda da fazla zaman kaybetmeyelim istiyoruz.''
''İPE UN SERMEK İSTEMİYORUZ''
Başbakan Erdoğan, Anayasa çalışmaları sırasında bazı komisyonlar oluşturulmasının istendiğini ifade ederek, ''Bunların hepsi olabilir, ama biz ipe un sermek istemiyoruz. Biz, bir an önce neticeye varmak istiyoruz'' dedi. Bunun için de önce tartışmalar yapılmasını ve bu tartışmalar sonucunda herkesin kanaatlerini ortaya koymasını istediklerini belirten Erdoğan, ''Kaçırılan bir şey yok. Bu taslak, tüm siyasi partilerimize, sivil toplum örgütlerine gidecek'' diye konuştu.
Erdoğan, 1982 Anayasası üzerinde bir çok sivil toplum örgütünün anayasa teklifi hazırladığını belirterek, bu işi ilk defa kendilerinin yapmadığını söyledi. 6 bilim adamına bu çalışmayı yaptırdıklarını ve onlara teşekkür ettiklerini ifade eden Erdoğan, ''Bu çalışmayla biz üniversite camiasının temsilcilerinin böyle bir katkısını aldık, sağ olsunlar'' dedi.
'ANAYASALAR SİYASİ METİNLERDİR''
Erdoğan, ''Anayasalar siyasi metinlerdir. Bunu bir kenara koyamayız'' dedi. Bu konuda, yasama organı olan TBMM'nin kanaatlerinin önem arz ettiğini ifade eden Erdoğan, ''Çünkü damdan düşenler burada... Ve sürekli olarak; nerede, ne var, ne oluyor, bunu her gün çeşitli olaylarla yaşayanlar burada'' diye konuştu.
Anayasa taslağı çalışmaları için partide 12 hukukçu görevlendirdiklerini belirten Erdoğan, ''Bu arkadaşlar az çok, kenarından, köşesinden geçmiş arkadaşlar. Partimizin kurullarında bunun değerlendirmesini yapıyoruz'' dedi. Bu değerlendirmenin ardından, hazırlayacakları ve kitap haline getirecekleri taslağı ilgili yerlere, daha önce sivil toplum örgütleri nasıl göndermişse öyle göndereceklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Bizler, o sivil toplum örgütlerinin hazırladığından çok daha gerideyiz. Hani o gazetelerde yazılanlar var ya... O yazılanların bizim metinlerde işi yok. Olmadığı halde yazılıyor, sağır duymaz uydurur, uyduruyor. Öyle aykırılıklar var ki bunları zaman içerisinde tartışmalar başladığında somut olarak bu konularda görevli bütün arkadaşlarımız kamuoyuna açıklayacaklar. Bizler, geçmişteki anayasa taslağı tekliflerinden de istifade edeceğiz.''
Erdoğan, taslağı hazırlayan Bilim Kurulunun başında olan hocanın, çıktığı televizyon kanalının sitesinde, hazırlanan taslağın bulunduğunu bildirerek, yapılacak müzakereden çıkacak olan taslağı da tüm kamuoyuna mal olacak şekilde göndereceklerini söyledi.
Yeni Anayasa sürecinin büyük uzlaşma dediği, ortak hedef ve değerler etrafında kenetlenmeleri için de önemli bir fırsat oluşturacağını belirten Erdoğan, ''Daha önce de dediğimiz gibi AK Parti'ye anayasa yapmıyoruz, Türk milletine anayasa yapıyoruz. Bizim böyle bir tercihimiz yok'' dedi.
Erdoğan, yeni anayasanın Türkiye'nin anayasası olacağını vurguladı.
"DOĞRUDAN DEMOKRASİNİN EN GÜZEL ÖRNEĞİ OLACAKTIR"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 21 Ekimde yapılacak referandumda tüm vatandaşları ''evet'' oyu kullanmaya davet ederken, ''İnanıyorum ki cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, doğrudan demokrasiye en güzel örnek olacaktır. Artık bunun sağa sola çekilmesi mümkün olmayacaktır'' dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin 21 Ekimde referanduma gideceğini hatırlatarak, geçen yasama döneminde Meclisten geçmiş olan Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulacağını kaydetti.
''Bu anayasa değişikliği paketinde, milletin kabulüne mazhar olacağına inandığım önemli maddeler var'' diyen Erdoğan, pakette cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, görev süresinin 5 artı 5 olması, Meclis seçimlerinin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılmasının benimsendiğini ifade etti. Erdoğan, pakette ayrıca TBMM'nin tüm seçim ve işlerinde toplantı yeter sayısının 3'te 1 olduğunun da yer aldığına dikkati çekerek, ''Biliyorsunuz geçen dönem bunun çok ciddi sıkıntılarını çektik. Hangi konular nerelere nasıl götürüldü, bunu hep birlikte yaşadık'' dedi.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin, doğrudan demokrasiye en güzel örnek olacağına inancını dile getiren Erdoğan, ''Artık bunun sağa sola çekilmesi mümkün olmayacak. Halkın verdiği nihai karardır, bunun üzerinden bir spekülasyona gitmek de mümkün olmayacaktır'' görüşünü kaydetti.
Türkiye'de her cumhurbaşkanı seçiminin, hep uzun tartışmalara, gereksiz gerilimlere ve sancılı turlara sebep olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Tüm bu olumsuzluklar yerine, cumhurbaşkanı seçimini doğrudan cumhura bırakmak en sağlıklı yoldur diyorum ve 21 Ekimde cumhura gidiyoruz. 21 Ekim günü milletimizin büyük bir katılımla referanduma ilgi göstereceğine ve bu çok önemli değişikliklerin altına imza atacağına inanıyorum. Bu anayasa değişikliğiyle, 12. Cumhurbaşkanını, altını çiziyorum 12. Cumhurbaşkanı ve ondan sonra gelecekleri seçme yetkisi, aziz milletimizin olacaktır. Tüm vatandaşlarımı, bu referandumda 'evet' oyu kullanmaya davet ediyorum. Zira bugüne kadar bir çok sıkıntılar, inşallah 'evet' ile hallolacak.''
AK PARTİ'NİN REFERANDUM ÇALIŞMALARI
Referanduma kadar olan süreç içinde gerek AK Parti milletvekillerinin, gerek her kademedeki parti teşkilatlarının çalışma yürüteceğini belirten Erdoğan, ayrıca Genel Merkezin de hazırladığı tanıtım kampanyasının hızla yürütüleceğini, yazılı görsel tüm enstrümanların kullanılacağını bildirdi.
Dün akşam yapılan MYK toplantısında da konuyu ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, bu hafta sonunda tüm illerde en geniş katılımla danışma meclislerini toplayacaklarını, bu toplantılara Genel Merkezden görevlendirilecek MKYK üyeleri, bakan ve milletvekillerinin de katılarak görüşlerini ifade edeceklerini anlattı.
"DAHA ZORLU BİR DÖNEMİN EŞİĞİNDEYİZ"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de olup bitenler için dışarıdan model arayanların kendi tarihlerine yabancı olduklarını belirterek, ''(yok oldu) denildiği bir anda, destansı bir mücadeleyle yeniden var olduğunu ispat eden, yokluk şartlarında çağdaş ve modern Cumhuriyeti inşa edebilen bu aziz millet, örnek alacak değil, örnek gösterilecek bir millettir'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, milletin, 22 Temmuz seçimleriyle AK Parti Hükümetlerinin başarısını onayladığını söyledi. ''Şimdi yeni ve daha zorlu bir dönemin eşeğindeyiz'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu dönem bir sıçrama dönemi olacaktır. 2007 yılı için planladığımız çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2008 ile birlikte yeni programımızı uygulayacağız. Gelecek vizyonumuz etrafında kenetlenmeyi başarmalıyız.
Cumhuriyet tarihine baktığımızda, Atatürk'ün işaret ettiği 'çağdaşlaşma' hedefleri doğrultusunda, önemli değişim ve gelişme dönemleri yaşandığını görüyoruz. 1920'den sonraki değişim elbette en büyük değişimdir. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde bu aziz millet, el birliği, gönül birliği yaptığı zaman ne kadar büyük bir birlik sergilediğini gösterdi. Modern ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti böyle kuruldu. Bu dönemde yaşanan değişim ve dönüşüm, bir çok millete örnek olacak mahiyette tarihi bir diriliş ve inşa hareketi ortaya koymuştur.
Çok partili hayata geçişle birlikte 1950'deki atılım; modernleşmenin ve dünyaya açılmanın yeni boyut kazandığı bir dönem olmuştur. Tekrar ediyorum; tek partili dönemden artık çok partili döneme geçişin tescili olmuştur.
Daha sonraki atılım dönemi ise 1980'li yıllarda rahmetli Özal'ın ortaya koyduğu vizyonun ürünüdür. Her alanda önemli mesafeler kateden Türkiye, bu dönemde, uluslararası konjonktürdeki gelişmelerin de etkisiyle daha derinlikli ve kapsamlı bir gelişme sürecine girmiştir.''
Dünya ile rekabet edebilen güçlü bir serbest pazar uygulamasının ortaya çıkmasının, Türkiye'nin teknoloji ve dış ticarette güçlenmesi o dönemdeki birikimin ürünü olduğunu anlatan Erdoğan, 3 Kasım 2002 sonrasında AK Parti Hükümeti ile Türkiye'nin bir reform, demokratik ve ekonomik kalkınma sürecine girdiğini söyledi.
Erdoğan, Özal'dan sonra ''içine kapanan bir Türkiye'' olduğunu ifade ederek, ''gerileme dönemine girmiş bir Türkiye vardı. Ama 3 Kasımdan sonra kendini toparlayıp dünyaya açılan, serbest pazar ekonomisinin gereğini de yerine getiren bir Türkiye var'' diye konuştu.
''MODEL ARAYIŞI''
Türkiye'nin bu günlere gelmesinde katkısı bulunan herkese teşekkür eden Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu üç değişim ve gelişme dönemi de bizim için sadece tarihi bir tecrübe değil, aynı zamanda geleceğe yürürken yararlandığımız çok değerli ilham kaynaklarımızdır. Açık ve net söylüyorum: Türkiye'de olup biten her şey için dışarıdan model arayanlar, kendi tarihlerine yabancı olanlardır.
Türk milleti, sadece kendi için değil, dünyadaki pek çok ülke için örnek teşkil edecek modeller oluşturma konusunda fevkalade mahirdir. 'Yok oldu' denildiği bir anda, destansı bir mücadeleyle yeniden var olduğunu ispat eden, yokluk şartlarında çağdaş ve modern Cumhuriyeti inşa edebilen bu aziz millet, örnek alacak değil, örnek gösterilecek bir millettir.
Türkiye Cumhuriyeti, rastgele kurulan, hasbelkader ortaya çıkan, tesadüflerle özelliklerini belirleyen devlet de değildir. Başka model arayanlar veya böyle bir iddiada bulunanlar, kendi ülkesine ve milletine güveni olmayan, kendi hesaplarını böyle zarar verici tartışma konularıyla görmek isteyen, bu milletin tarihinden, benliğinden, toplumsal ve kültürel birikiminden nasibini alamayanlardır.
Herkes çok iyi bilsin ki demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin teminatı bu Hükümettir, bu Meclistir, bu millettir...''
ORTAK GELECEK...
Başbakan Erdoğan, ortak geleceğe katkı mahiyetindeki her türlü fikri, görüşü ve duruşu saygı ile karşıladıklarını ve değerlendirdiklerini bildirdi. Türkiye'de her yeni değişim ve her değişim döneminin, büyük gayretler, mücadeleler yanında, büyük direnişlerin aşılmasıyla mümkün olabildiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Mustafa Kemal Atatürk, 1920'lerde Kurtuluş Savaşını ve Cumhuriyeti kurma mücadelesini verirken, bütün Türk milleti yanındaydı ama ona karşı olanlar da vardı.
Rahmetli Menderes, 1950'de Türkiye'yi dönüştürme mücadelesini başlattığında, milletin büyük çoğunluğu onu destekliyordu belki ama onu engellemek için her şeyi yapanlar da bulunuyordu. Tıpkı rahmetli Özal'ın 1980'lerdeki mücadelesinde de olduğu gibi... Girdiğimiz yeni dönemde de bizi aynı süreç beklemektedir. Dikkat ederseniz senaryo aynıdır. Sadece aktörler değişmiş. Tüm bunlara karşı ben inanıyorum ki artık bu ülkede milletin aydınlık kararı ve milletimizin yere sağlam basan duruşu da kendini çok açık, net ortaya koymaktadır.
Bizim için asıl olan, sonuçta milletimizin ve ülkemizin kazanmasıdır. Değişime ve dönüşüme direnenler, Türkiye'yi çağdaş dünyadan kopararak, içine kapatmak isteyenler, kendi zümrelerinin menfaatlerini garantiye almak için kriz ve gerilim çıkarmaya çalışanlar, beyhude bir çaba içindedirler. Bunu böyle bilsinler.
Türkiye büyüyecektir, çağdaşlaşacaktır, gelişecektir, temel niteliklerini koruyarak geleceğe emin adımlarla ilerleyecektir. Bundan kimsenin endişesi olmamalıdır. Kimse de kalkıp kafaları bulandırma gayreti içine girmesin. Türkiye'nin demokratik bir değişim ve ekonomik bir kalkınma geçirmesinden işçilerimiz, memurlarımız, kadınlarımız, gençlerimiz, iş adamlarımız, sanayicilerimiz, köylümüz çiftçimiz rahatsız değildir.
Bu iddiadan rahatsız olanlar, koskoca bir milletin imkanlarını ve haklarını yıllarca sadece kendi menfaatleri, kendi sınıflarının selameti için kullananlardır. Değişime karşı olanlar ve değişimi bizim yapmamızdan rahatsız olanlar, Türkiye'nin çağdaşlaşma yolculuğunun önüne set çekemeyeceklerdir.''
1 EKİM DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ
Erdoğan, konuşmasının son bölümünde, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Gününü kutladı.
''Tüm büyüklerimizin ellerinden öpüyor, onların hayır dualarını bekliyorum'' diyen Erdoğan, yaşlıların hayatlarını kolaylaştırmak ve geleceklerini planlamanın, hükümet olarak en önemli çalışmalarından birini oluşturduğunu kaydetti. Erdoğan, ''Büyüklerine ilgi, sevgi ve şefkat göstermeyi yücelten kültürel değerlerin bu tür vesilelerle hatırlanmasında ve yaşlılara ilgide kusur etmemeliyiz'' dedi.
Erdoğan, yeni yasama yılının ''ülke ve millete hayırlar getirmesini'' de diledi.
Öte yandan, AK Parti Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, toplantıdan önce yaptığı açıklamada, saat 11.00 olarak bildirilen grup toplantısının, Meclis Başkanlığınca yapılan yeni düzenlemeye göre, her hafta salı günü saat 11.30 ile 12.30 arasında yapılacağını bildirdi.
Yayın tarihi: 2 Ekim 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/02//haber,2D932E736DBF45F3A1E488E7899D8FA8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.