kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Dr. Eren Eroğlu
Ailenizin doktoru

Göz tansiyonumun yüksekliği korkutuyor!

İleri derecede miyop nedeniyle gözlük kullanıyorum. Lense alışamadım. Son kontrolümde göz tansiyonum yüksek çıktı. Doktor hemen damlaya başlattı. Ameliyat bile olabilirmişim. Ben kendine dikkat eden bir insanım, yediğime içtiğime hep özenirim. Nereden çıktı bu şimdi diye düşünmekten kafam çatlayacak. Melda E.-Adana

Glokom yani yüksek göz tansiyonu çoğunlukla kalıtımsaldır. Hekime başvurarak görevinizi yapmışsınız. Şimdi önemli olan tedavinin özenle sürdürülmesi. Yoksa glokom kalıcı görme kayıplarına sebep olabilir. Glokom'da gözün içindeki sıvının miktarı artar, bu da içerideki basıncı yükseltir. Artan basınç gözden beyne görüntüyü taşıyan sinirleri sıkıştırır ve örselenmelerine yol açar. Tedavi edilmezse sinirlerdeki hasar geri dönülmez hale gelir ve birkaç yıl içinde tam bir körlük ortaya çıkabilir.

AİLEDE VARSA DİKKAT!
Ailesinde glokom olanlar dikkatli olmalıdır. Ayrıca 40 yaşını geçenler, ileri derecede görme bozukluğu olanlar, şeker hastaları ve kortizon kullananlar da aynı özeni göstermelidir. Her ne kadar glokom çoğunlukla belirti vermiyorsa da aşağıda sıralayacağım şikayetlere sahip olanlar vakit geçirmeden bir göz doktoruna başvurmalıdır.

* Özellikle ışığa bakarken etrafında hale görmek.

* Sanki bir tünelden bakar gibi görüntünün daralması.

* Ani görme kaybı.

* Gözde ağrı ile birlikte bulantı ve kusma. Glokom cehaleti affetmez. Hasta ucunda körlük riski olduğunu bilmelidir. Uygun tedaviyle hiçbir sorunun yaşanmayacak olması ise onları motive edecek en büyük ödüldür. Tedavi yöntemini belirlemede hastalığın meydana çıkış sebebi ve şiddeti önemlidir. Çoğu hastada göz damlası hastalığı uzun süre kontrol altında tutulabilmektedir. Lazer tedavisinin uygun görüldüğü vakalarda lazer ışını kullanılarak sıvının boşalabileceği mikro delikler açılmakta ve sıvıyı üreten hücreler yakılarak üretim kontrol altına alınmaktadır. Mikro cerrahi yöntemde ise sıvının boşalabileceği kanallar cerrahi yöntemlerle oluşturulmaktadır. Günümüzde yaygın olarak tüm bu tedaviler bir arada kullanılmaktadır.