Bu köşenin yazarı üniversitede türban yasağına karşıdır.
Kanal D'nin A&G şirketine yaptırdığı ve dün gece yayınladığı araştırmaya göre halkın yaklaşık yüzde 74'ü de karşı...
Ancak, bu devletin temel eğitimden elini tümüyle çekmesi ve başıboşluğa meydan vermesi anlamına gelmemektedir.
Bugün ülkemizde gençlerin baş örtülü yüksek öğretim görme hakkı tartışılırken, Diyarbakır'da birden fazla ilköğretim okulunda öğrencilerin baş örtüsüyle okula alınması kışkırtıcı bir davranıştır.
Sorumluların bunun farkında değilmiş gibi davranması da başka bir düşündürücü noktadır. Her devlet yurttaşlarını kendi ideolojisi içinde yetiştirir.
Okul yıllarından itibaren milliyetçilik, din ve laiklik konusundaki duruşunu gençlerine vermeye çalışır.
Türkiye bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolü'nün eğitim hakkını düzenleyen 2'nci maddesine bu nedenle çekince koymuştur.
Madde 2, "Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir" demektedir.
Katılırsınız, katılmazsınız ama hukuki gerçeklik budur.
Ancak, Türkiye bu protokolü "3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun hükümlerini ihlal etmez" çekincesiyle onaylamıştır.
Yani ilköğretimde müfredattan kılık kıyafete kadar tüm hükümleri devlet belirler.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Kjeldsen Busk Madsen kararında "çocukların eğitim ve öğretiminden asıl olarak anne ve babaların sorumlu olduğunu belirtmekle birlikte", müfredatı hazırlamak ve planlamanın ilk önce devletlerin yetkisine girdiği yorumunda bulunmuştur. Kararda devletlerin eğitim ve öğretim yoluyla, doğrudan veya dolaylı olarak, dinsel veya filozofik türden bilgi vermelerini engellemediği, bu madde ile anne babaların bu türden bir öğretimin müfredata konmasına karşı çıkmalarına da izin vermediği; aksi takdirde kurumsallaşmış bütünsel bir eğitim uygulanamayacağı belirtilmiştir.
Günümüzde eğitim bir hak olduğu kadar demokratik toplum yurttaşı için bir yükümlülüktür de.
Çünkü yöneticiyi seçecek olan eğitimli yurttaştır.
Bu yüzden zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması gündemdedir.
İş böyleyken ve Türkiye sivil ve demokratik bir anayasayı tartışırken Diyarbakır'da birkaç ilkokulun öğrencileri türbanla kabul ediyor olması, bir çeşit provokasyondur. Bu tip bir provokasyon ise kabul edilemez.
Yayın tarihi: 28 Eylül 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/28//haber,8A1D81027BE34D4DA4534E65C545E5A5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.