Haftasonu büyük bir merakla sinemaya koştum. Daha proje aşamasındayken bile büyük sansasyon yaratan Cumhurbaşkanı Öteki Türkiye'de adlı filmi izlemek için. Sonuç: Kocaman bir hayal kırıklığı... Oysa filmin hareket noktası son derece ilginçti. Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sırasında askerler ile siviller arasındaki sonu gelmez tartışmadan bunalmıştı. Anayasa kitapçığını fırlatmak yerine, "kaçıp, kaybolmayı" seçmişti. T.C. Cumhurbaşkanı 3 gün süreyle ortadan kaybolacaktı. Hikaye müthiş ama bu kadar güzel bir başlangıcın sonunu getirememişler. Un, şeker ve yağdan "keçi boynuzu" yapmışlar. Eh bu da ayrı bir hüner gerektirir!.. Oysa iyi bir kalem ekibinin bunu bir güzel mıncıklayıp, "kulak memesi" kıvamına getirmesi işten bile değildi. Ama yapamamışlar. Hele o ikinci yarı... Aynı gece, üçüncü ekstrasına yetişmeye çalışan kemancının, eserleri hızlandırarak çalıp, şişirmesi gibiydi. Belli ki, "Aman şu film Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına yetişsin" kaygısı her şeyin önüne geçmiş. Ortaya da "attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmeyen" bir film çıkmış. Sosyal mesaj verme arzusunun komediye kan doğradığı diyaloglar ise hiç çekilmiyor. Hele mantık hataları? Cumhurbaşkanı'nın burnuna aşık olacak kadar onun yüz hatlarına hakim bir kadın, otomobiline bindiği Cumhurbaşkanı'nı tanımıyor. Hele Cumhurbaşkanı'nın sadece şoförüyle bir Fiat Doblo'ya binip, şehirden uzaklaşması rüyalarda bile gerçekleşecek bir durum değil. Balıkçı teknesinde mahsur kalma sahnesi de ütopik... Teknenin 300 metre gerisinden geçen şileplere bir çarşaf sallasalar, kurtulacaklar ama ı-ıh... Senaryo gereği denizin ortasında iki gün mahsur kalmaları gerekiyor ya? Ama filmdeki birkaç oyunculuk gösterisinden söz etmezsem haksızlık olur. Cumhurbaşkanı'nın eşi rolündeki Derya Baykal bas bas bağırmak yerine kulaklarımıza "Ben oyuncuyum" diye fısıldıyor. Ekrandaki Müebbet Muhabbet'in starları Cenk ve Erdem, Amerikan özentisi sorgucu polisler olarak kariyerlerine son derece parlak bir halka eklemişler. ART ekranlarındaki Türk Kahvesi adlı eleştirel programla adından söz ettiren Bahadır Tokmak ise canlandırdığı şoför karakteriyle harika bir iş çıkarmış. Ve Yeliz Yeşilmen... Onu Türkiye'de "aptal sarışın" rollerinin sultanı ilan ediyorum. Bu kadar mı "doğal" oynanır?.. Gelelim Süleyman Demirel'in performansına... Binaenaleyh yine çok konuşup, az söyledi. Aklımda bir tek "Ben kaybolamam. Kaybolmaya kalksam bile bu cüssemle bir yerlere sığmam ki?" esprisi kaldı. Bu arada Demirel, medyada "Oyunculuk için kamera karşısına geçen ilk Cumhurbaşkanı" olarak tanıtıldı. Sanırım KKTC'nin eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Kurtlar Vadisi'ndeki performansını atlamışlardı. Başbakan rolündeki sevgili meslektaşım Deniz Arman'a naçizane tavsiyem ise hafta sonları Kanal D ekranlarında haber sunmaya devam etmesi... Özetle; Cumhurbaşkanı filminden çıktıktan sonra insanlar birbirine bakıp, "Eee? Bu mudur yani?" diyorlar. Bence Türkiye'nin son altı ayına damgasını vuran Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, filmden çok daha komikti!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Cumhurun başkanı yoldan çıkarsa...
Yayın tarihi: 25 Eylül 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/25/gny/haber,C63CD5322FB84F419370D5A01F93B790.html
Tüm hakları saklıdır.