kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Öcalan'ı dışlayan DTP olamaz!

ŞİRİN SEVER
16.09.2007
"DTP'nin aldığı oy Apo'nun yarattığı partinin oyudur; onu dışlayamazlar! Ancak Öcalan'ı dinleyen bir DTP halkın ihtiyaçlarını karşılayamaz, en fazla birileri milletvekili olur, birileri belediye başkanı... Kimi gazetelerde 'bu kan dursun' der, kimi de 'milli maçlara da gideriz' der. Bu da bir uğraşıdır!"..
Ümit Fırat bir 'Kürt aydını' olarak tanınıyor. Eski bir siyasetçi... Ancak hiçbir zaman parlamenter düzeyde görev almadı siyaset dünyasında. Cem Boyner'in 93'te başlattığı Yeni Demokrasi Hareketi'nde de YDH) Doğu ve Güneydoğu'daki örgütlenmeden sorumluydu. Bir dönem Türkiye'yi geren; Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nazan'la hazırladıkları 'Kürtler Ne İstiyor?' başlıklı bildirinin mimarlarından biri... Savunduğu fikirler ve muhalif tutumu nedeniyle 'bir kısım' Kürtlerin mesafeli yaklaştığı bir kimlik aynı zamanda... DTP'nin (Demokratik Toplum Partisi) PKK etkisinde olduğunu söylüyor, böyle değilmiş gibi davranmalarını yersiz buluyor. O yüzden de çarpıcı açıklamalarda bulunuyor...

- Daha önce de çeşitli kesimler ve IKDP Irak Kürdistan Demokrat Partisi) sözcüsü tarafından dile getirilen bir iddiayı tekrarlayıp 'Öcalan'ın İmralı'da telefonla konuştuğunu, her şeyden bilgisi olduğunu' söylediniz. Neden bu açıklamayı yaptınız?
- Hep 'DTP'yi ben yönetmiyorum, ben karışmıyorum' diyor ama avukatlarıyla yaptığı görüşmelerinde, satır aralarında çok net mesajlar gönderiyor. DTP'nin aldığı oy, Öcalan'ın yarattığı partinin aldığı oydur. DTP'yi Öcalan'ın kontrolünün dışındaymış gibi göstermek yersiz geliyor bana. Bu tür tartışmalar vardı, ben de onu belirtmek istedim. Abdullah Öcalan örgütünü yönetiyor, kontrol ediyor, gerektiğinde telefonla da konuşuyor. Bu da ciddi insanlar tarafından iddia ediliyor. Bu iddialar bana ait değil; ben sadece aktarıcıyım.

- Bunu söyleyerek savcıları göreve mi çağırmak istediniz?
- Hayır efendim!

- Ne amaçla söylediniz peki?
- Ben suç duyurusunda bulunmuyorum. Ayrıca cezaevlerinden telefonla konuşma, karşı olduğum bir durum da değil. Ben şunu söylemek istedim; 'Apo tecrit edilmiştir, bütün dünyayla irtibatı kesilmiştir, biz bağımsızız, onunla irtibatımız yoktur' söylemleri yanlış! Seçim sonrası avukatları aracılığıyla; Ahmet Türk'ün Devlet Bahçeli'yle el sıkışmasına, Sırrı Sakık'ın Milli maçlara da gideriz' beyanatına çok sert, çok aşağılayıcı eleştirilerde bulundu. Orada 21 milletvekili var; sekizi kadın. Sadece kadınlara sevgilerini, tebriklerini gönderdi.

- Niye böyle bir ayrım yaptı?
- O bunu hep yapar; gençler ve kadınları hep öne çıkarır, erkek nüfusu aşağılar!

- Asker, Kuzey Irak ve Güneydoğu politikasını yürütürken, Apo'nun tele-ilişkilerini veri olarak mı değerlendiriyor?
- Elbette her şeyin kendi bilgisi dahilinde olması için tolerans gösteriyor. Bu kanal kesilirse; Kandil Dağı'ndaki, Brüksel'deki, Paris'teki PKK bürokrasisi kendi başlarına bazı kararlar alacaktır. Türk istihbaratı da bu bilgileri kontrol edemeyecek.

- 'Öcalan'ın gardiyanları anılarını yazarsa şaşırtıcı bilgiler çıkar' dediniz. Ne demek istediniz?
- İmralı'da tek başına bir mahkûm! Orada olup biteni bilmiyoruz. 1999 temmuzunda Çevik Bir 1. Ordu Komutanı olduğu zaman; Apo avukatlarına, 'Çevik Bir buraya geldi' diyor. Oraya giren çıkan birtakım devlet otoriteleri oluyor. Bunları kastettim...

- Kürtler arasında AKP etkisi artıyor, oy dağılımı da bunu gösteriyor. Öcalan ve PKK'nın etkinliği azalmıyor mu bu durumda?
- Hayır! İnsanlar hayatına artık başka misyon yükleyerek, geri dönmemek üzere dağlara çıkıyor. Dikkat ederseniz o insanların, o kitlenin belli başlı talebi Apo eksenlidir. Yani onun özgürlüğü, onun sağlığı, onun mesajları doğrultusunda taleplerdir. Örgütü için de mutlak bir otorite. Şu anda ona karşı gelmeye hiç kimsenin gücü yetmez.
Haberin fotoğrafları