SIK SIK kullandığımız "Futbol, erkek oyunudur" sözü tarihe karışacağa benziyor. Günlerdir Eurosport ekranlarında ilgiyle izlediğim Dünya Kadınlar Futbol Şampiyonası'ndaki görüntüler bu kanıya varmamı sağladı. Oysa "kadın zarafetine yakıştıramadığım" sporlar arasında boks, güreş ve halter ile beraber futbol da geliyordu. Ama kadın futbolcular kendilerini öyle geliştirmişler ki, bir futbolsever olarak gözlerimi ekrandan alamadım. En çok dikkatimi çeken de, kadınların "güzellik ve zarafetlerinden" ödün vermeden, kramponları kuşanmasıydı. Oysa eskiden izlediğim kadın futbolcular fazlaca erkeksi ve hatta "bıçkın delikanlı" hallerindeydi. Bu kez izlediklerim ise bu sporu "sırf erkeklere özendikleri" ya da "kendilerini erkek gibi hissettikleri" için yapanlar değildi. Örneğin ABD kalecisi Solo, çok rahatlıkla fotomodel olarak da hayatını kazanabilirdi. İsveç- ABD maçında ise gözümü İsveç'in 10 numaralı oyuncusu Hanna Ljunberg'ten alamadım. Al bu Hanna'yı koy Fenerbahçe'nin forvetine, Kezman'a futbolu bıraktırsın!.. Bir korner atışında uçarak yaptığı kafa vuruşu vardı ki sanırsınız Tanju Çolak cinsiyet değiştirmiş!.. Zaten İtalyan Serie A takımlarından Peruggia, geçen yıl İsveç'in kadın golcüsüne ciddi ciddi transfer teklif etmiş ancak başarılı futbolcu İtalyan ekibinin "reklam peşinde" olduğunu söyleyerek, teklifi reddetmişti. Çin'in ev sahipliği yaptığı Kadınlar Dünya Kupası, yukarıda saydığım tüm teknik ve taktik etkileyiciliğine rağmen, pek çok yönüyle erkeklerin oynadığı futboldan ayrılıyordu. Örneğin, yere tüküren ya da sümküren futbolcuya rastlamadım. Baraj kuran kadın futbolcular elleriyle apış aralarını değil, göğüslerini koruyorlardı. Bir de... Göğüs istopu yaptıklarında top daha bir yumuşuyordu!..
Yayın tarihi: 22 Eylül 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/22/gny/haber,C9CFA3DB3E7E47B4B5AED50AA7A4A00B.html
Tüm hakları saklıdır.