TAKVİM gazetesinde okudum. Prodüktör Erol Köse, sanatçıların davetli olduğu bir iftar sofrasında "Hıristiyan olduğu" gerekçesiyle Ziynet Sali'yi masadan kovmaya kalkmış. "Bir Hıristiyan'ın iftar sofrasında ne işi var?" demiş. Sevgili Ziynet ise o her zamanki hoşgörüsü ile söylenenleri duymazdan gelmiş. Tanıdığım ilahiyatçılara danıştım. "Hazret-i Peygamberimiz'in (S.A.) sofrasında da diğer dinlere mensup insanlar vardı. İftar sofrasında başka dinleri benimseyen kişilerin bulunmasında hiçbir sakınca yoktur. Hatta dinimizi tanıtma, onları bilgilendirme fırsatı yarattığı için faydalıdır da" dediler. Geçen hafta ise Başbakan Erdoğan, Ankara'daki tüm büyükelçilere iftar yemeği verdi. İslam bir hoşgörü dinidir. Bunu bu vesileyle Erol Köse'ye hatırlattıktan sonra bir başka hatırlatmada bulunayım: Önceki gün sanatçı Sami Özer, Star'daki Orada Neler Oluyor programına katılarak, Erol Köse'yi Allah'a havale etti. Özer, Alişan'ın ezan okuduğu ve Erol Köse'nin prodüktörlüğünü yaptığı senfonik ilahiler albümünde kendi eserleri bulunmasına rağmen, bunların izinsiz kullanıldığını iddia etti. Köse'nin evliyken şarkıcı Gülşen ile yaşadığı aşk macerasını ise bilmeyen yok. Dinimiz "harama el uzatmanın" en büyük günahlardan biri olduğunu söyler. İftar masasında dini hassasiyet gösterenlere bir hatırlatayım dedim...
Yayın tarihi: 22 Eylül 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/22/gny/haber,707975AC53C34FB49DA7D303E7FCBF7B.html
Tüm hakları saklıdır.