kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Eylül 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Keyif, umut, gurur dolu bir harika gün..

" O zaman beni bir yemeğe davet et de, gelip görelim bakalım" dediğimde Ezgi'ye, bu kadar keyifli bir gün geçireceğim inanın aklıma gelmemişti..
Ezgi benim çok sevdiğim İzmirli gurubundan bir genç kız.. İstanbul'a taşınırken aklında televizyoncu olmak vardı. Fevkalade çekici fiziğine rağmen, ekranın bol paralı önü değil, çok azaplı arkasını seçmişti üstelik. Fotoğrafçılık merakı, hobisiydi. Kamera arkasının zevki kanına karışmıştı belki de ondan. O amaçla okudu, o amaçla savaştı.. Direndi, çırpındı. Bir gün karşıma çıktı.
"Bir Üniversite Halkla İlişkiler Basın Sorumlusu oldum" dedi.
Ezgi'yi yakından tanıdığım için meselenin aslının bir şekilde para kazanmak olmadığını biliyordum. Benim idealist arkadaşımı çeken bir şey olmalıydı. Merak ettim.
"Kampus Akfırat'ta" dedi.. İlk defa duyuyorum.. Formüla 1 pistinin yanıymış.. Ayak atmadım ya oralara..
"Okan Üniversitesi" dedi.. Onun hakkında da en küçük fikrim yok.. Merakım iyice arttı.
"O zaman beni bir yemeğe davet et de, gelip görelim bakalım" dediğim işte bu..
Etti.. Çarşamba günü arabaya atladık.. TEM'den saptık ve keyfim başladı.. Yeni yerleşim merkezleri kurulmaya başlamış etrafta, önlerinden geçiyoruz..
Nasıl güzel, nasıl şirin, nasıl harika bahçeli evler, villalar.. Öyle gecekondu, getto falan değil.. Enfes, örnek bir şehirleşme var, tertemiz orman havasının içinde..
Üniversite işte bu.. Bir yere gitti mi, oradaki sosyal yaşam değişiyor.. Konya'yı nasıl değiştirdi, Selçuk Üniversitesi.. Okan da, bu gecekondu yöresini, İstanbul'un örnek beldesi yapmış adeta.. Dört bir yanından gün ışığına açık, dünya ferahı ana binaya girdik, orada bir maket.. Geniş arazi üzerine kampusun yerleşimi.. Binaların henüz dörtte biri bitmiş.. Gerisinde inşaat sürüyor.. Harika bir yerleşme.. Göz alabildiğine parklar, korular arasında..
Ezgi "Rektörümüz bekliyor" dedi.. Asansörden dördüncü katta indik ki, bir galeri.. Tam karşımızda iki Kandinsky, sağda Van Gogh, solda Miro.. Bir duvarda Atatürk'ün çok az bilinen en hoş resimleri.. Hani o güleni.. Gözlüklü olanı.. Sanat ve Atatürk, üniversitenin simgesi belli.. Rektör Sadık Kırbaş "Öğrencilerimiz sanata aşina olsun, alışsın istedik" dedi.. En güzel tabloların tabii tıpkı basımları, onlarca, yüzlercesiyle koridor duvarlarında..
En güzeli.. Giriş katı koridorları öğrenci sanatçılara ayrılmış.. Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin yapıtları sergileniyor.
Okulun kurucusu Antepli hemşerim Bekir Okan da katıldı aramıza, yemekte..
Enfes şeyler yedik.. Öğrenci tabldotuymuş.. İçimi çektim..
Dünyaya bu kadar erken gelmeseydim de, bu dünya güzeli kampuslardan birinde okuma şansına sahip olabilseydim diye. Okulu bitirmez, öğrencilikten emekli olurdum herhalde, bir yolunu bulup..
İnanın şaka etmiyorum. Mümkün olsa, bu yaşta, Sabah'taki işimi, odamı bırakıp, gidip orada öğrenci olurum, tereddüt etmeden.. O kadar güzel, o kadar çarpıcı..
Yemekten sonra bir sohbete daldık ki, akşam olacak nerdeyse..
Ben bu Okan'ı bir daha yazacağım.. Hafta içinde..