Pazar gününden beri tüylerim diken diken. Canım öylesine sıkılıyor ki, kimseyle konuşasım gelmiyor. İsmail Türüt'e zaten bakamam ekranda. İnsanları 'yumuşaklar uşaklar' diye ikiye ayıran, yani kendisi dışında hayatlara asla tahammülü olmayan biri. Bir de o şorul şorul terlemesi yok mu, dayanmak çok zor. Adını burada yazıp promosyonuna katkıda bulunmak istemediğim şarkı ve o lanetlenmeyi dibine kadar hak eden klibin ortaya çıkmasından beri, birçok gazeteci ve köşe yazarı Türüt hakkında yazılar yazdı. Sıkıntıdan biz sessizleştik ama Türüt hiç oralı olmadı. Hunharca öldürülen bir insanı propaganda malzemesi yaptı. Gençlere cinayet işlemeyi, adam öldürmeyi şanlı şerefli bir şey gibi gösterdi. Üstelik bir de utanmadan şunları ekledi: "Karadeniz'de iki yıldır İncil dağıtıyorlar, Trabzon'daki gençler Yunanistan'a okumaya gönderiliyor. Bu cinayet de planın parçası. Birilerinin oyunlarını bozduk." Yazıklar olsun! Biraz empati, ya tam tersi olsaydı. Ya Türüt'ün çocukları bugün yetim kalmış olsaydı. Ve ağlayan karısı olsaydı? Ya azınlıkta olan Türüt olsaydı? Hrant Dink'in bir kere ölmesinden tatmin olmayanlar bakalım daha kaç kere öldürecekler ürkek güvercini?
Bugünkü Tüm Yazıları
Türüt edepsizliğin tarihini yazıyor!
Yayın tarihi: 20 Eylül 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/20/gny/haber,53A43741B2A64261BE38B86C47FB37CA.html
Tüm hakları saklıdır.