Evet, ne söylediğimi çok iyi biliyorum. Bülent Ersoy biraz kadınlık öğrenmeli, olmazsa biraz insanlık öğrense de makbulümdür. Lakin geçen perşembe günü kendi televizyon programında Gülşen'e yaptıkları ne kadınlığa ne de insanlığa yakışır türden.
GÜLŞEN ÇOK ZARİFTİ Programda görüntü gerçekten felaketti. Bülent Ersoy, Gülşen'i köşeye sıkıştırmış; Erol Köse ile olan ilişkisinden dolayı bir o yana yatırıp, vuruyordu bir bu yana... İnsan çağrılmadığı yere gelir mi diye başlayıp, Gülşen'in Ajlan Hanım ile Köse'nin arasına girdiğini ve bunun çok günah olduğunu ve eski arkadaşını tabii ki kollayacağını belirtti. Bu tatsız konuşma uzadıkça uzadı. Uzadıkça da bir kadın olarak izlemek giderek zorlaştı. Ancak Allah Gülşen'e öyle bir sabır verdi ki, zarafetini kaybetmemeyi başardı. Programın en çarpıcı anlarından biri ise Bülent Ersoy'un kendisini Erol Köse'ye 'maşa' olarak kullandırdığını, yani programına onun yüzünden Gülşen'i çağırmadığını ağzından kaçırdığı andı. Ayrıca ikide bir 'erkeğin elinin kiri' diyerek aldatan erkekleri temizleyip, kadınları paralaması anlaşılır gibi değil! Çok ama çok cahilce! Ne yazık ki, kadınlık pembe nüfus cüzdanı ve kameralara sallanan evlilik cüzdanları ile olmuyor. Kadınlık duygusallık demektir. Kendine acı çektirse bile, kendisini karşısındaki kadının yerine koyabilmek demektir. Kadınlığın kendine özgü, formüle edilemeyen bir zarafeti vardır. Evine gelen, halına ayak basmış konuğa 'insan' muamelesi göstermeyi gerektirir. Hikayelerin iki tarafının da olduğunu göz önünde bulundurmaktır. O yayında bu duyguların hiçbiri Bülent Ersoy'da yoktu. Tüm gerçekleri istediği gibi çarpıttı. Üstelik daha acısı kendisi uzun yıllar Gülşen'in yerinde olmuştu. Tam 14 yıl 'nişanlım' dediği Birol Gürkanlı, bir Alman kadınla evliydi ve çiftin çocukları da vardı. 14 yıl yaşadığı ilişkide ikinci kadın olan birinin Gülşen'i ve içinde bulunduğu hali çok iyi anlaması gerekir. Üstelik Gülşen, Erol Köse'yi hayatından çıkaralı çok oldu. Ama Köse, asla Gülşen'in hayatından çıkmak bilmiyor. Her fırsatta kendi deyimiyle Gülşen'in 'Derin gazeteci' sevgilisini ve 'mimarcık' yeni sevgilisini işin içine katan Köse, ne yazık ki kızın başına gelen her talihsiz olayın altından çıkıyor. Sonra da utanmadan suçu 'derin gazeteci' sevgiliye atıyor.
DESTEKÇİSİ DEĞİLİM! Bu arada birlikte iş yaptığı Can Tanrıyar ve ekibinin de kendisine olan katkısını da geçmemek lazım. Önceki gece 'Pazar Keyfi' programında, Ersoy'un programında olanların gösterildiği klip, yine Gülşen'in küçük düşürüldüğü bir şov gibiydi. Ben kayıtsız şartsız Gülşen destekçisi değilim. Ancak eşinin başka bir kadınla ilişkisinin ortaya çıkması sonrası Ajlan Hanım'ın basın önünde takındığı tavır, Erol Köse'nin eşi yanında iken yaptığı açıklamalar, Gülşen'in mağdur edildiği fikrini uyandırıyor bende. Gülşen'in kendine yeni bir hayat kurması resmen engelleniyor! Çünkü Köse neredeyse utanmasa 'Gülşen beni iğfal etti' diyecek! Anlamakta zorlanıyorum. İnsan, bu kadar acı çekip hiç mi ders almaz? Bülent Ersoy'un yaşadıklarını çok az insan yaşamıştır. Ama insan hiç mi sevecen olmaz, bu kadar mı kendi çıkarları için her şeyi birbirine karıştırabilir? Görünüşe göre yakında Köse'den bir Bülent Ersoy albümü geliyor sevgili okur!
Bugünkü Tüm Yazıları
Bülent Ersoy biraz kadınlık öğrensin!
Yayın tarihi: 21 Ağustos 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/21/gny/haber,334833E1D69D4F45B7AEB63B9AEFA5BF.html
Tüm hakları saklıdır.