-Başkalarının yanında, onların anlayamayacağı şekilde geliştirdiğiniz ortak bir dil var mı aranızda? - Ş.Ç: Kaşla, gözle çok şey anlatırız. Celal'in o an gülümsese bile bir şeye kızmış olduğunu hemen fark ederim. - C.Ç: Karımın bu özelliğine hayranım.
- Birbirinizi nasıl çağırırsınız? - Ş.Ç: Celal'e 'Kociş' derim. O da beni 'Şebo' diye çağırır. - C.Ç: Beraber büyüdük. Evliliğimizi beraber şekillendirdik. Çok zor zamanlar da yaşadık ama hiç küs kalmadık. Evlilik gittikçe zorlaşan bir müessese. - Ş.Ç: Tabii alışkanlık da oluyor. Ama Celal'le ben tutkuları olan insanlarız. Bizim birbirimize olan alışkanlığımız bile tutkulu. 19 yaşında Celal'i tanıdım. Hayatımın büyük kısmı onunla geçti. Karakter olarak tutkulu bir insanım. Çok zor vedalaşırım. Bu insan da olabilir, çok sevdiğim bir mobilyam da....
- Çok şanslısınız, Celal Bey. - C.Ç: Evleneceğim kadını bulabilmek için araştırma yaptım ben (Gülüyor). Aradığımı buldum. Ondan sonrası büyük bir şans tabii. Şebnem'in kız kardeşi Çiğdem arkadaşımdı. Çiğdem'in çok hoş bir kız kardeşi olduğunu biliyordum ama 'Evden çıkmaz, gezmeyi sevmez' derlerdi. Merak ettim. Tanımak istedim. Ataköy'e gittim. Bayağı zaman harcayarak, benimle bir kez çıkması için gönlünü çelebildim. - Ş.Ç: Aşk gözümü kör etmişti. Annem, ailem çok karşı çıktılar evliliğimize... Ama bugün annem Celal'i benden ayırmaz. Onu çok sever. Gözüm öyle kör olmuştu ki aşktan, 12 Eylül 1980 gününü başka türlü hatırlarım. Celal'le sözleşmişiz. Berna Akar'ın evinde buluşacağız. Kalbim pır pır atıyor. Sabah uyandık, darbe olmuş. Sokağa çıkma yasağı konmuş. Celal'e söz vermişim... Ağlamaya başladım. Ama bir yolunu bulduk. - C.Ç: Tercüman gazetesinde çalışan bir ağabeyimiz bizi buluşturdu. Şebnem'i gazetenin arabasıyla alıp, komşumuz Berna Akar'a getirdi.
- Çok merak ettim. Kimdi sizi buluşturan gazeteci? - Ş.Ç: Güneri Civaoğlu!
Yayın tarihi: 15 Eylül 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/15/ct/haber,A46DFE0B60124EE4B20582D34185C1DD.html
Tüm hakları saklıdır.