İlk lakabı
'Samantha' idi. Tek kanallı yıllarda herkesin evinde seyrettiği dizilerden biri olan Tatlı Cadı'nın ismi Samantha, Galatasaray'ın Adanalı liberosu Fatih Terim'e yakıştırılmıştı. Tatlı Cadı Samantha, burnunu oynatarak dilediği her şeyi hayata geçirirdi.
Galatasaraylı Fatih de kale çizgisinden olmadık goller kurtarıp, geriden çıkıp birkaç oyuncuyu çalımlayarak attığı gollerle Samantha lakabını almışt ı. Ancak 11 sene top oynadığı Galatasaray'a
"Şampiyonluk görmemiş kaptan" olarak veda etti. Aradan yıllar geçti Samantha, teknik direktör oldu.
Göztepe ve
Ankaragücü'nde de bu kez tatlı sihirlerini kısa süreli de olsa bu takımlar için gösterdi. Sonra Milli Takım'a önce yardımcı sonra tek seçici oldu. İşte o anda başarıya aç olan, hâlâ ekonomik geleceğini garanti altına almamış, kariyerini ve hırslarını ön planda tutan genç bir teknik adamdı. Milli Takım başarılarından sonra yuvaya döndü ve Galatasaray; Türk futbol tarihine altın harflerle geçecek ve sonunda UEFA şampiyonluğu yaşayacak harika bir döneme girdi. Bütün gazeteler, bu başarının mimarı olarak Fatih Terim'i gösteriyordu.
KRAMPONLU JÖNTÜRK Bir zamanların Samantha'sı önce
'Kramponlu Jöntürk' sonra da
'İmparator' olarak anılmaya başlandı. Ancak bu unvanları alana kadar yolları çok sıkıntılıydı. Ona
'Şehir Kırosu' mu demediler,
'Çarıklı Erkan-ı Harp' mi demediler? Kısaca başarıya giden yolda Fatih Terim'i aşağıya çekip yıpratmak isteyenler de oldu. Ona inanmayanlar inanların belki de 5 katıydı. Ama zafere giden yolda çekilen acılar kutsaldı. Terim de bu acıları çekti. Yılmadan çok zor şartlarda bile oyuncularına verdiği sinerji ve taktiksel dehası onu bir anda dünyanın sayılı teknik direktörleri arasına soktu. Sonrası masal gibiydi. Önce Fiorentina'ya sonra Milan'a gidip tüm Türkiye'nin göğsünü kabarttı. İtalya dönüşü Terim için kırılma noktasıydı. Ekonomik geleceğini kurtarmış, kariyerine nice başarılar eklemiş, artık dünya nimetlerinden zevk alacak döneme girdiğini hisseden biri olmuştu. Galatasaray onu bir kez daha çağırmış, çoğu eski öğrencisi bir takım bulmuştu. Ama Terim'in aslanları artık büyümüş ve bir başka teknik adamla dünya üçüncüsü takımın oyuncuları olmuştu. Terim ile beraber dünya yıldızı sıfatlarına kadar uzanan birçok başarıya imza atmış futbolcular, artık
"Biz de Terim kadar, hatta ondan daha iyiyiz" demeye başlamışlardı. Evlatlarından umduğunu bulamayan İmparator ilk darbeyi yemiş oldu. Daha sonraki transfer yanlışları onu Özhan Canaydın ile ayrılma noktasına getirmişti.
"Artık Türkiye'de takım çalıştırmayacağım" deyip küskünlüğünü yaşadığı sıralarda devreye Levent Bıçakcı girdi. Türk Milli takımının başına geçmesi için ikna edildi. Ama artık oyun bitmişti.
Bir başarısızlık daha Fatih Terim efsanesini efsane olmaktan çıkartıp, trajediye dönüştürecekti. Basının bir kısmı İsviçre maçında yaşanan olayları ona mal etti. Artık İmparator, tahtını sallayan halk kitleleriyle karşı karşıyaydı. Yeniden ayağa kalkmanın, yeniden
"Ben imparatorum" demenin yolu bu son başarı fırsatından geçiyordu. Üç maç cezaya rağmen gruplara çok iyi başladık. İmparator biraz nefes almıştı. Dünkü basın toplantısında
"İzansızlar" dediği kalemler, onu yine tahtına oturtmuştu. Derken art arda gelen puan kayıpları gruptaki şansımızı zora soktu.
HESAP KESME GÜNÜ Ve bugün yani 12 Eylül 2007, Fatih Terim için önemli bir gün.
Bu gece alınacak sonuçla beraber belki de Terim efsanesini bitirecek. Terim artık şunu düşünmeli: Bu noktaya gelirken sen de futbolcuların da başarıya aç ve yükselme hırsıyla dolu isimsizlerdiniz. En alttakilerdiniz. Aslında sizler için yakıştırılmış
'Şehir Kırosu' tabiri işi özetliyor. Sizler lüks semtlere giremeyecek, girdiği ortamı bozacak varoş çocuklarıydınız. Ama doğaldınız. Ama sevilen ve üretken insanlardınız. Sizler
Anadolu Kaplanları idiniz. Bir anda şöhret sizi Anadolu Kaplanlığı'ndan büyük metropollerin
'Rantçı Pembe Panterleri' haline getirdi. Anadolu Kaplanı üretir, düşünür ve de çok çalışır.Rantçı Pembe Panterler ise daha önce kazandıklarını harcar. Ama hazıra dağ dayanmaz. Bugün, İmparator'un tahta çıkana kadar tırnaklarıyla kazıdığı yollara tekrar bakma günüdür. Bugün bir Anadolu Kaplanı'nı Pembe Panter'e dönüştüren hataların ne olduğunu düşünme günüdür. Bugün, eskiden yanında tırnak parçalayanların şimdi İmparator'un tahtının yanına taht ekleyenlerle hesap kesme günüdür. Telafisi olmayan bir maça çıkıyoruz. Ben kendisine 'Şehir Kırosu' denilen zamandaki Fatih Terim'i geri istiyorum.
Yayın tarihi: 12 Eylül 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/12//haber,6F62D4001C5D485A89D697FC5E5B96E3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.