Ankara'da kuraklık 20 bin can almıştı

Küresel ısınma ve kuraklık Türkiye'nin de gündeminden düşmüyor. Kuruyan baraj görüntüleri gazete sayfalarından eksik olmuyor. Bunlar Anadolu topraklarının karşılaştığı ilk meteorolojik afet değil. Muhtemelen de son olmayacak... Yeni Aktüel de son sayısında, geçmişten örneklerle geleceğe dair senaryolara yer verdi.

Çağlar boyu pek çok kuraklık, sel ve salgınla kavrulan coğrafyamıza gün gelmiş durmak bilmeyen yağmurlar boşalmış, gün gelmiş denizler buz tutmuş, hatta gökyüzünde görülünce "bulut zannedilen" çekirge sürüleri tarlaları istila etmiş. Koskoca Hititlerin sonu bile susuzluktan gelmiş. İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetim Merkezi öğretim üyesi Prof. Mikdat Kadıoğlu Türkiye'nin bir kuraklık ülkesi olduğunu artık kabul etmek gerektiğini söylüyor:

"2020'DE DE BUZ BEKLİYORUZ"
"30 derece enlemleri yüksek basınç kuşağı, 45 derece ve yukarısı kutupsal cephelerin bulunduğu bölgedir. Türkiye bunlar arasında bir yerde, ne kurak ne sulak. Üzerinde çok konuşulan küresel iklim değişikliği gerçekleştiği takdirde, yüksek basınç merkezi Türkiye üzerinde genişleyecek ve Türkiye daha kurak bir ülke olacaktır." Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'nden Doç. Dr. Doğan Yaşar ise İstanbul'u ciddi olarak ilgilendiren bir başka uyarıda bulunuyor: "Boğaz'da uzun yıllardan beri görmediğimiz buzları 2020'den sonra görmeyi bekliyoruz. Eğer bu süre uzarsa 1920'lerden sonraki gibi ciddi bir kurak döneme girebiliriz."

KURAKLIĞA 150 BİN KURBAN...
Anadolu'yu vuran afetlerden belki de en dramatik olanı, Ankara'da 1874 yılında yaşanan ve 20 bin kişinin hayatına malolan kuraklık. Tüm Anadolu'da yaşanan, ancak özellikle Ankara'da etkili olan kuraklıkta kentteki ineklerin yüzde 80'inin, koyunların yüzde 97'sinin öldüğü, 52 bin kişilik nüfustan 7 bininin göç ettiği, 20 bininin de yaşamını yitirdiği kaydediliyor. Toplam ölü sayısı ise 150 bini buldu. 100 bin çiftlik hayvanı da telef oldu. Kuraklığın devamında gelen salgın hastalıklarla da binlerce kişi hayatını kaybetti.