OLAYLARA mümkün olduğunca serin kanlı bakmaya çalışıyorum. Ama bazen insan serin kanlılığını kaybediyor. "İş işten geçtikten sonra ahkam kesiyor,'' denilmesin diye şimdiden yazıyorum. Lütfen resimlere dikkatli bakınız. Bu fotoğraflar 10 Ağustos 2007 Cuma günü çekildi. Çekildiği yer Fenerbahçe Burnu. Deniz otobüslerinin hemen ardındaki küçük yelkenliler ise Capitol Cup Opti Week için yarışan ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen minik yelkencilerin kullandıkları tekneler. Deniz otobüslerinin limanlara girip çıkarken hız limitlerine dikkat etmediklerini defalarca yazan, hatta tekne kırılmalarına bizzat şahit olan bir insanım. Bu yüzden telsizden deniz otobüsü kaptanlarına sunulan saygıları da defalarca kulaklarımla duydum. Ama bu kez biraz insaf. Kemal Reis denizotobüsüne bakan, birazdan şamandıra dönecek yarışçı sanır. Yalnız o mu, işte diğerleri de... Kemal Reis, sabah saat 10.08 ile saat 17.26'da yarış parkuruna girerek terör yaratmış ve İstanbul Yelken sporcusu Okan Arın'ın büyük tehlike atlatmasına sebep olmuştur. Şimdi bir an için siz kendinizi o küçücük çocukların yerine koyun ve üzerine gelen koca geminin korkusuyla yarışın bakalım. Hiçbir şey olmasa bile o otobüsün kaldırdığı dalgaların minicik yelkenlileri nasıl dağıttığından kimsenin haberi var mı? Ayrıca kimse "Madem yarış var, haber verin," filan diye konuşmasın. Çünkü tekneler, neredeyse bir hafta boyunca aynı noktada yarışıyorlardı. Ve gemilerin hiç ama hiçbiri rotayı biraz açığa almayı akıl edemedi. Sakın kimse de "Bizim kaptanlar duruma hakimdir. Teğet geçerler, yine de bir şey olmaz," da demesin. Ben olsam, demir alanında demirlemiş, kendi başına duran gemiye bodoslamadan bindiren birilerine kefil olmam. Şimdi olaya biraz farklı açıdan bakalım. Allah korusun, deniz otobüsü geçerken, bu yabancı yelkencilerden birine çarpsa neler olur hayal edebiliyor musunuz? Bırakın çarpmayı, dalgasıyla devrilip başına bir şey gelse neler olur? Hele hele Türkiye'deki yelken organizasyonlarının başarısı yüzünden neredeyse ortasından çatlayacak durumda olan birileri, bu işi nasıl kullanırlar aklıma bile getirmek istemiyorum. Sevgili Yelken Federasyonu, İDO yetkilileri! Bu işin çözümü sizlere düşüyor. Yelken parkurlarını belirledikten sonra İDO'yu mutlaka bilgilendirin. Bilgilendirin ki, bir hafta boyunca gördükleri yarışı algılayamayan birilerine söyleyecek bir iki sözünüz olsun. İDO yönetimine gelince... Tekrar yazmak zorundayım. Deniz otobüslerinde ciddi bir sürat disiplinsizliği var. Liman giriş çıkışlarında, sürat tahditlerine uyma, spor teknelerine dikkat etme konusunda aynı alışkanlıklar sürerse hep birlikte üzüleceğimizden korkarım. Aman dikkat!..
Yayın tarihi: 26 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/26/pz/noyan.html
Tüm hakları saklıdır.