Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'in, dün Başbakan
Tayyip Erdoğan'ın kabine listesini onaylamamasının nedeni,
"Yeni Cumhurbaşkanı'na bir jest mi; yoksa tepki mi?" Siyasi nezaket açısından Sezer'in,
"Ben ayrılıyorum, siz yeni gelecek Cumhurbaşkanı ile çalışacaksınız, listenizi ona sunun" diye düşündüğü var sayılabilir.
Erdoğan'ın götürdüğü listeye daha hiç bakmadan
"Yeni Cumhurbaşkanı'na sunun" demesi de bunun sonucu olarak görülebilir.
Ancak, Sezer'in 7 yılı aşkın süredir, yetkisini anayasa çerçevesinde sonuna kadar kullanma ve bundan taviz vermeme tavrına bakıldığında, bunları söylemek olanaksız.
Nedenini anlamak için de YÖK ve Danıştay üyeliklerine önceki gün yaptığı atamalara bakmak yeterli.
Diplomatik manevra Sezer, bu iki atamada,
"Nasıl olsa yeni gelecek Cumhurbaşkanı ile çalışacaklar, o belirlesin" noktasında olmadı.
Dolayısıyla, kabinenin sorumluluğunu yeni Cumhurbaşkanı'na bırakmasını, diplomatik bir manevra olarak görmek gerek.
Çünkü, kabine listesini görüp, bazı isimlere itiraz ederek listeyi imzalamasaydı,
"giderayak krize neden oldu" diye algılanacaktı.
Oysa, sorumluluğu diplomatik nezaket içinde üzerinden atmanın yolunu listeye bakmayarak buldu.
Ayrıca, önceki gün Erdoğan'ın,
"seçilmişlerden oluşan bir takım kuracağını" belirterek söylediği şu sözlerin de Sezer üzerinde etki yaptığını kabul etmek gerek:
"Bu oyunu da başarıyla sürdürmem için kimi nereye monte edeceğim noktasında herhalde bunu da en iyi benim bilmem gerekir. Onu başaramazsam daha baştan yanlış adım atmış oluruz. Bunları inanıyorum ki Cumhurbaşkanımız da anlayışla karşılayacaktır." Sezer, devletin başı olarak, icranın yeni takımındaki oyuncuların belirlenmesinde
"onay makamı" olma ve
"anlayışla karşılama" görevini yeni Cumhurbaşkanı'na bıraktı.
Oysa, AK Parti grubu Sezer'in kabineyi onaylayacağını varsayarak dün hükümetin güvenoyu takvimini bile yapmıştı.
Buna göre,
Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi muhtemel 28 Ağustos'tan bir gün önce, 27 Ağustos'taki güven oylaması ile hükümet görevine başlayacaktı.
Referandum ricası Bu arada Sezer'in, 6 Ağustos günü hükümeti kurma görevini Erdoğan'a verirken, bir ricada bulunduğu da ortaya çıktı.
Aktarıldığına göre, Erdoğan parti yönetiminde Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin takınacakları tavrı belirlerken, konu bir ara Anayasa referandumuna geldi.
Toplantıda Anayasa değişiklik sürecinin tamamlanması, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçiminin ise 7 yıl sonra yapılacak seçimde uygulamaya konulması görüşünde birleşildi. Bu aşamada Erdoğan, Sezer'in kendisine ilettiği ricasını açıkladı:
"Cumhurbaşkanı da 'referandum sürecini durdurun' dedi..." Erdoğan'ın
"Referandum 21 Ekim'de yapılacak" sözünden yola çıkarsak, Anayasa değişikliği halk oyuna sunulacak.
Ancak, Cumhurbaşkanlığı seçim sandığı 7 yıl sonra halkın önüne konulacak.
Tabii bu arada Anayasa'da değişikliği yapılıp Cumhurbaşkanı'nın görev süresi ve yetkileri ile ilgili düzenleme Meclis'ten geçmez ise...
Yayın tarihi: 17 Ağustos 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/17//haber,A63ED83F30F24C93B9AE3DCA44C6A6FF.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.