UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Kulislerden en son bilgiler
Mutlaka Abdullah Gül' ün aday...
Ya da...
Abdullah Gül'ün mutlaka aday ... Artık vurgu hangisindeyse, bundan emin olan Ergun Babahan diyor ki, "Farklı bir beklenti içinde olanlar partiyi ve bu partinin lider kadrosu arasındaki ilişkileri iyi bilmiyor."
Ben kendi namıma diyeyim ki...
Hakikaten öyle.
"Partiyi ve partinin lider kadrosu arasındaki ilişkileri" ben
"iyi" bilmem.
Daha önceki partileri ve lider kadroları arasındaki ilişkileri de hiç iyi bilmezdim ben.
Bu belki zaaftır. Ama, "çok iyi" bilince de zaaf oluşmaya başladığına inanırım.
Çünkü, önceki iktidarları da, halihazırdakini de, başka kuvvetleri, güç odaklarını da "çok iyi bilen" kimileri, bu "ayrıcalıklı bilgi" ye, genellikle o güçlerin "bilgilendirmesi" sonucu sahip olur.
Maalesef bazen de şöyle söylemek gerekebilir:
Siz bir bilgiye sahip olurken o bilgi de size sahip olur!
Siz bir bilgiye sahip kılınırken size de sahip olurlar!
İllaki değil ama olabilir.
"Fal açanlar çoğalıyor" kısmına gelince;
Biliyorsanız bilirsiniz, ben hiç yanılmayan siyasi müneccimlerden değilimdir.
Mesela, önceki cumhurbaşkanlığı sürecinde "Erdoğan mutlaka aday" diyememişimdir.
"Olmayacağını" düşünmüş, ama bunu bağıra çağıra abartmamışımdır.
Ayrıca daha fazlasını bilemem de.
"Ankara kulisleri" ni bilmem ve zaten pek sevmem.
"Kulis deformasyonu" nun da sıkıntılı bir hastalık olduğunu düşünürüm.
Neyse; bir de şöyle bir ayrım yapabilmek lazım:
1. Gül aday olmak istiyor. Zaten Erdoğan da bunu istiyor.
2. Gül aday olmak istiyor. Aslında Erdoğan artık istemiyor.
3. Gül aday olacak. Çünkü Erdoğan'ın başka hiçbir düşüncesi yok.
4. Gül aday olacak. Aslında Erdoğan artık pek istemeden bunu kabullenecek.
Bunların hepsi başka.
5. Bizim Gül aday olsun yahut olmasın, olur yahut olmaz, olmalı yahut olmamalı diye bir "beklenti içinde olmamız" ise bambaşka şey!
Mutlaka başka ihtimaller de vardır.
Gül çok açık (ve kendince çok haklı) olarak aday olmak istiyor.
Erdoğan ise 22 Temmuz'dan bu yana bu mevzuda hiç açık değil.
Erdoğan, Gül ve Arınç... ve diğerleri elbet çok şey konuşuyor ve "partiyi, ilişkileri iyi bilenler" bize çok fazla ayrıntı sunmuyor.
Lakin, gazeteciliğin "parti, ilişki, kulis, tahmin, Ankara" kısmında cahil olsam da, bunca yıldır bizim de belli hislerimiz gelişmiş olmalı. Azgelişmiş yahut sanayileşmiş!
Bana tuhaf gelen, sanki Gül' ün bir halkla ilişkiler ekibi var da, onlar durmadan bazı gazetecilere "Aday olacak" haberleri sunuyor.
Sanki bir tereddüt varmış da, terazinin o kefesini ağırlaştırmak gerekiyormuş gibi yapılıyormuşmuş da muşmuş hissi benimkisi!
Ve "Gül aday" olduğunda, hatta seçildiğinde dahi, pek değişmeyecek bir "partinin lider kadrosu ilişkileri" ne dair his (isteyen "bilgi" de diyebilir!)
22 Temmuz'dan sonra; Erdoğan, Gül'ün adaylığını çok istemedi!
Bazı okurlar, ki genellikle eski yazıları da bilmeyen bazı AKP'liler, cuma günü üstteki
"hissi" ifade eden yazının
"maddi, realist, rasyonel, oportünist" nitelemelerine kızıp
"Siz manevi dünyalarını bilmiyorsunuz. Onlar maneviyat için varlar" gibi şeyler dediler.
Yani bizim cehalet katmerli:
Ne maddi bilgiye sahibiz, ne maneviye!
Ne maddi ilişkiden anlıyoruz, ne maneviden.
Lakin, dur bakalım, o kadar da değil:
Maneviyat, yoksula, mağdura destek, arkadaşlık tamam da...
Karadeniz'den Kuşadası'na ihaleleri, Oferleri, aile, eş dost kayırmalarını, mahdumların durumlarını, dünya nimetlerine, varlığa, servete, statüye düşkünlüğü.
Hep
"manevi zenginlik" le mi izah edeceğiz?
"Merkez sol ve özellikle sağ siyaset, biraz da böyle bi şeydir" kardeş.
Fazlasıyla gerçekçilik, dünyaya maddi bağların çoğalması, maddi kayırmaca, eş dost, içeriden ve içten pazarlıklar vesaire.
Kendi kendinize
"Bunlar hiç yoktur" diye tekrar edin o zaman.
Yoktur deyince olmazlar zati!
Yayın tarihi: 5 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/05//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.