Çocukken okuduğum kahramanlık, şövalyelik kitaplarımın beni çok etkilediğini hep yazmışımdır. Bozkurtların Ölümü bunların başında gelir.. Acıklı biter roman.. Türk komutan Kürşad ve Arkadaşları esir düşerler. Çin sarayına götürülürler, orda yaşarlar.. Ama esirlik Türkün şanından değildir. 40 kişi ile isyan ederler, koca Çin ordusuna.. Dövüşe dövüşe ölürler..
Roman hala ezber bildiğim cümle ile biter!..
"Kürşad ölmüş, fakat attan düşmemişti.. Ölmüş fakat yenilmemişti!.." Çocuk aklım almamıştı uzun uzun, insan savaşırken tüm arkadaşları ile ölür de nasıl yenilmiş olmaz diye..
Kazım Kanat'ı yazmaya karar verince, Kürşad geldi aklıma..
21. Yüz Yıl Kürşad'ı Kazım!.
Vücudunu saran korkunç bir düşmanla yedi yıldır kahramanca savaşıyor.. Bu savaş, bu yazın başında isyana, başkaldırıya dönüştü..
Kazım özgürlüğünü ilan etti, doğanın, denizin içinde..Bir hafta boyu, son yılların en güzel, en ilginç dizi röportajını okudum, Sabah'ta, Esra Tüzün'ün satırları ile.. Kazım'ı ve onun müthiş savaşını, başkaldırısını anlatan..
Okurken, okurken "Bu Lance.. Lance Armstrong.. Bizim Lanceimiz" dedim, kendi kendime..
Lance, kanserle savaşın uluslararası kahramanı olmuştu.. Kansere "Amansız hastalık" diyerek, hastalananları daha o gün ölüme mahkum edenlere başkaldırının simgesi haline gelmişti.
Testis kanseri, ardından akciğer, ardından beyin.. Ard arda ameliyatlar ve sonra, ard arda yedi kez, dünyanın en ağır, en zorlu, en uzun yarışı Fransa Bisiklet Turu'nu kazanma.. Tarihte yapan, başaran başkası yok!..
Annem, en ucuz türü meme kanserinden dört ayda gitti. Yaşam umudunu kaybettiği için öldü. Kanserden değil..
Lance umudun tıptaki yerini kanıtlayan adam oldu.. Binlerce, yüz binlerce kişi kurtuldu sayesinde..
"Demek kanser idama mahkumiyet değilmiş. Demek ki, kanserlerin ağırları ile de yaşamak, hem de böyle yaşamak mümkün oluyormuş" dedikleri için yaşadılar.
Kazım yedi yıldır kanser.. Kalın bağırsakta başladı. Aldılar.. Böbreğe atladı. Aldılar. Karaciğere atladı, dörtte üçünü kestiler. Akciğere atladı. Aldılar..
Yani umutsuzluğa kapılmak, teslim olmak için ne lazımsa geldi, Kazım'ın başına.. Ama o savaşa devam etti, Kürşad gibi..
Bu yazın başında "Öbür akciğere de atladı. Yaşama umudun yüzde 1" dediklerinde, normal insan hayata küser, karanlık odasına kapanır, bir haftada giderdi.. Ama Kürşad güldü doktorlara..
"Öleceksek de, yaşayarak öleceğiz" dedi. Kendini doğaya, denize attı, minnacık teknesiyle.. Yanında dünya harikası karısı.. Adeta bir Robenson Ailesi hayatı yaşıyorlar..
Herkes röportaj için peşinde.. Kazım muhteşem konuşuyor.. Fotoğraflarına bakıyorum.. Benden sağlıklı bir görünümü var.. Gözler ışıl ışıl.. Yaşam dolu, umut dolu resimler bunlar..
Yenilmezliğin, boyun eğmezliğin fotoğrafları..
Yazılarını da aksatmıyor.. Satırlarında ayni heyecan, ayni coşku, ayni öfke hep var..
Kazım'ın savaşı kaç kanserliye umut, kaç kanserliye yaşam oldu?.. Kazım kaç hayat kurtardı bilemezsiniz.. Kanser eninde sonunda Kazım'ı öldürür mü?.. Bilemem.. Kazım da bilmiyor zaten..
Ama bildiğim bir şey var..
Öldürür belki, ama yenemez!..
Kazım yenilmezliğini bu yedi yıl içinde öyle bir kanıtladı ki!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Bizim de bir Lance'imiz var!..
Yayın tarihi: 5 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/05//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.