Yaz rüzgârları, yelkenleri pek çok farklı etkinlik için dolduruyor. İstanbul'da, Türkiye Yelken Federasyonu'nun İstanbul Yelken Kulübü'nün ev sahipliğinde düzenlediği 420 Açık Avrupa Şampiyonası'na, Avrupa'nın başarılı yelkencilerinin yanı sıra Brezilya, Yeni Zelanda, Arjantin, Avustralya, İsrail de katılıyor. Şampiyonada 15 ülkeden, 130 tekne mücadele ediyor. Yelken Federasyonu ve İstanbul Yelken Kulübü'nün üstlendiği bu şampiyonayı, çok önemsiyorum. Çünkü bu tür organizasyonları alabilmeniz için hem işin hakkıyla üstesinden gelip misafirleri memnun etmeniz hem de uluslararası bağlantılarınızın olması gerekiyor. Başta Yelken Federasyonu Başkanı Nazlı İmre olmak üzere uluslararası yelken kuruluşlarında görev yapan Türk yelkenciler sayesinde Türkiye, bu alanda adı en önlerde geçen ülkelerden biri oldu.
SİRTAKİ VE KASAP HAVASI
Avrupa Şampiyonası sürerken geçtiğimiz günlerde artık giderek bir yelken klasiği haline gelen GANT Cup için Türkiye ile Yunanistan arasında yelken basıldı. Bu yıl yedincisi yapılan GANT Cup'ın 50 yatla gerçekleşmesi, organizasyonun ne kadar ilgi gördüğünün en büyük göstergesi. Başından beri bu yarış için emek veren Can Serdengeçti, Ömer Karacalar ve Sibel Tilev'i kutluyorum. GANT'ta çıta yükseldikçe, Yunan tarafı da daha bir özenli olmaya başlamış; bu çok net görülüyor. Bu arada Amiral Turgutreis Kupası'ndaki ilgisizlikleri yüzünden Organizasyon Komitesi, Kalimnos Adası'nı yarıştan çıkartmış. Kos Adası'nda da bu yıl çok daha özenli bir ağırlama vardı. Gant Yunanistan firmasının üstlendiği gecede, üç solistli bir orkestra ve iyi bir folklör ekibi, hiç aralıksız saatlerce gösteri yaptı. Bizimkilerle birlikte sirtakiler, kasap havaları gırla gitti.
YENİ MARİNALARA İHTİYAÇ VAR
Yarışları refakat teknelerinden Skorpio 3'te izledim. Ünlü otomobil sporcusu dostumuz Ahmet Tarhan'ın tahsis ettiği yatta deniz, yelken ve ülkemizle ilgili pek çok şey konuşuldu. Bir ara yarışlara ev sahipliği yapan DMarin Turgutreis Genel Müdürü Ali Bezirgan'a "Seneye tekne sayısı daha da artacak gibi... 'Ben oynamıyorum,' deme ihtimaliniz var mı?" diye sordum. Çünkü ağzına kadar dolu marinaların ne kadar yer sıkıntısı çektikleri net olarak görünüyordu. "Bu yıl bile dememek için ne büyük bir mücadele verdiğimizi tahmin edemezsiniz," diye cevapladı. "Şu anda kapasitemizin çok çok üzerinde tekne konuk ediyoruz. Milta Marina da aynı durumda. İleride bu işlerin altından nasıl kalkarız, gerçekten bilemiyorum." Türkiye'nin acil olarak pek çok marinaya ihtiyacı var. Ama bürokrasi hantal, görevliler salla gitsinci, halkımız umursamaz. İşte örnek; Doğuş Grubu bundan senelerce önce beş marina ihalesi aldı. Şu anda beş marinadan bir tek Turgutreis tamamlanabildi. Didim'de, başta Maliye Bakanlığı'nın engellemeleri olmak üzere beş yılı aşkın bir sürede inşaat çalışmalarına ancak başlanabildi. Bu durumda bitişine daha iki yıl var. Dalaman'da yapılması düşünülen marinanın hikayesi ise her haliyle Aziz Nesin'ninkileri anımsatıyor. Gelinen nokta şu: Aynı mahkeme, aynı konu için birbirinin tam zıttı iki karar vermiş. Aynı mahkemeden aynı konu için bir olur, bir olmaz kararı çıkmasını bilmem, nasıl değerlendirmeli!..
Yayın tarihi: 5 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/05/pz/noyan.html
Tüm hakları saklıdır.