kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Ağustos 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Bir zamanlar balıkçılık yapılan Akşehir Gölü’nde çürümüş kayık kalıntılarına rastlamak mümkün. Çatlamış toprak üstündeki ıstakoz ağları da görenleri şaşırtıyor (yanda).

Eskiden göldü şimdi çöl

Eylem BİLGİÇ
Türkiye'de çölleşme Konya Havzası'ndan başlıyor. Bir zamanlar göçmen kuşların uğrak yeri olan, balıkçılığın yapıldığı Akşehir ve Beyşehir gölleri ile Ereğli Sazlıkları'nda bugün neredeyse bir damla suya rastlanamıyor. Yörenin kurtulması içinse yetkililer kadar yöre halkına da görev düşüyor..
Aslında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de uzun zamandır susuzluk ve çölleşme tehlikesi vardı. Ama bu yıl bu tehlikeler daha fazla dikkat çekti. Gerek su tasarrufu, gerekse çölleşmeyle ilgili birçok haberler yapılmaya, halkın dikkati bu konulara çekilmeye başlandı. Ülkemizde, susuzluğun ve çölleşmenin tehdit ettiği yerlerin başında Konya Havzası geliyor. Türkiye'nin tahıl ambarı olarak görülen Konya Havzası, her ne kadar akıllarımıza bozkır, susuz, uçsuz bucaksız tarlalardan oluşan bir alan gibi gözükse de aslında hiç de öyle değil. En azından değildi. Çünkü Konya çevresinde Akşehir Gölü, Ereğli Sazlıkları, Çavuşçu Gölü, Meke Gölü, Tuz Gölü ve Beyşehir Gölü gibi irili ufaklı 16 göl bulunuyordu. "Bulunuyordu," diyoruz çünkü son yıllardaki kuraklık nedeniyle ya bu göllerin bir kısmı tamamen kurudu ya da sularının üçte ikisi çekildi. Hotamış Gölü, Suğla Gölü tamamıyla kuruyup haritadan silinen göllerden. Hatta Hotamış Gölü'nün üstünde şu anda tarım yapılıyor. Ereğli Sazlıkları, Eşmekale Gölü, Meke Gölü ve Akşehir Gölü'nün ise yüzde 70-80'i çekilmiş durumda. Tabii bu göllerin kurumasının, suların yerini toprağa bırakmasının birçok nedeni var. Bunların başında Konya Havzası'nın Türkiye'nin en az yağış alan yeri olması geliyor. Türkiye'nin yağış ortalaması yılda 650 ml iken, Konya Havzası'na yılda ortalama 325-350 ml yağış düşüyor. Konya'nın kuzey kesimindeki Karapınar ve Emirgazi taraflarında ise durum daha vahim, çünkü oralarda yıllık ortalama yağış 250 ml civarında. Tabii bu rakamlar bu yıl için geçerli değil. Çünkü bu yıl bölgeye düşen yağışta üçte bir oranında azalma var. Tabii çölleşmenin tek nedeni yağışlardaki azalmadan kaynaklanmıyor. Konya'da nüfusun çoğalması ve sanayileşme suya olan talebin artmasına neden oldu. Konya Havzası'nda hâlâ vahşi sulama yapılması, yani yağmurlama ve damla sulama sistemine tam olarak geçilmemiş olması da su tüketiminin aşırı olmasına neden oluyor. Konya'da bu yıl tarımın verimliliği yüzde 70 oranında düştü. Zaten hükümet de bölgeyi afet bölgesi ilan etti ve çiftçilere dekar başına 15 bin lira destekleme primleri vermeye başladı. Şimdilik 75 bin çiftçi bu primlerden faydalanmak üzere müracaat etmiş bulunuyor. Konya'nın orman varlığı yüzde 13 civarında. Birleşmiş Milletler, "Bir ülkenin orman varlığı yüzde 30'dan az ise o ülke çölleşmeye mahkumdur," diyor. Yani Türkiye'de çölleşme Konya, özellikle de Karapınar Bölgesi'nden başlıyor. Zaten TEMA Vakfı'nın hazırladığı çölleşme haritasında da bu açıkça görülüyor. Kuraklığın önüne geçmek için yeraltı sularını çeken kaçak kuyuların kapatılması, vahşi sulamanın önüne geçerek damlama ve yağmurlama sulamanın yapılması ve halkın susuz tarıma yönlendirilmesi şart. Bir de buğday ve pancara alternatif ürünlerin yetiştirilmeye başlanması da düşünülmesi gerekenler arasında.
Haberin fotoğrafları