Prof. Üskül'ü ne kadar tanıyorsunuz?

Bugün Meclis'te ilk gün.
Yemin töreninde "en çok ilgiyi kim görecek" dersiniz.
Galiba Prof. Dr. Zafer Üskül.

Niyetimiz ne "övmek", ne de "yermek."
Maksat bizim "Mersinli hemşehriden bir çift söz etmek."
Seçimden önce Başbakan onu AKP'ye davet edince...
Üskül Hoca sormuştu:
- Beni ne kadar tanıyorsunuz?
- Tanıyorum... İnsanlar birbirini biraz da yolda tanır... Siyaset yolunda birlikte yürürsek, birbirimizi daha iyi tanırız.
- Bu dediğiniz doğru... Ama bir şeyi önceden bildireyim... Ben hep özgürce konuştum, kime ters gelir kim kızar demeden düşüncemi söyledim... Yarın bir şey olur, yine eleştiririm.
Tayyip bey gülerek "biliyorum" dedi ve ekledi:
- Aramıza katılın.

Prof. Üskül'e sözümüz var "sohbet aramızda... Yemin törenine kadar yazmayacağız."
Ama bugün yemin günü.
Hoca:
- Ben doğruyu söyledim... Meclis'te de gönül rahatlığı ile yemin ederim.

Hoca "suskun" zira...
"Söyleyeceği her şeyin yine tartışma konusu olacağından" çekiniyor.
Sahi akşam başını yastığa koyunca "şöyle yapmasaydım" dediği oluyor mu?
Galiba oluyor.
- Konuşmam biraz erken, acele ve gereksiz oldu... Ama ok yaydan çıktı bir kere.

Başbakan Erdoğan, Prof. Üskül'ü arayıp "konuşmasına dair bir şey" söyledi mi?
Hayır.
Üskül Hoca "kimselere" kızgın mı, kırgın mı?
Bu soruya yanıt güç.
Hoca "eleştiriye alışkın."
Ancak "Atatürkçülüğümden şüphe mi ediliyor" derken hayli üzgün.