Yaz sürüyor. Çocuklarımız uzun süredir tatilde. Kimi yaz okuluna gitti, kimi evde oturdu. Bazılarını, yapabiliyorsak, dil okullarına yolladık. Kimi kurslara devam etti. Bir kısmı, aile büyüklerinin yanında okulların açılmasını bekliyor. Ailelerin belli yaşa gelmiş çocuklarını gönderebilecekleri, yaşıtlarıyla olabilecekleri kamplar, ülkemizde çok sınırlı. Oysa biraz aileden uzak, eğitimli erişkinler eşliğinde ve yaşıtlarıyla kendi sorumluklarını alabildikleri bu tür aktiviteler, çok yararlı olabiliyor. Ama bazı çocuklarımız var ki, fiziksel, gelişimsel ya da ruhsal sorunları nedeniyle bu seçeneklerin çoğu, onlar için bir hayaldir. Aile büyükleri, sorumluluk almak istemez, yaz okulları kabullenmez, kurslarda başarı beklenir. Onlara kalan tatilleri ailelerinin sağlayabildikleri olanaklar dışında, evde ve bağımlı geçirmektir. Oysa benzer sorunu olan yaşıtlarıyla olabilmek, onlarla yaşantılarını, deneyimlerini paylaşmak ve tümünü güvenli bir ortamda yapmak çok önemlidir. Bu yaz, özel çocuklar için iki özel kamp vardı. Biraz onlardan bahsetmek ve düzenleyenlere, emek verenlere çocuklar adına teşekkür etmek istiyorum. Bu kamplardan ilki, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği'nin 1-9 Temmuz arasında, Marmaris'in şirin beldesi Hisarönü'ndeki UCPA, diğer adıyla Hisarönü Oteli'nde gerçekleştirdiği kamptı. Fransız ya da Türkiye'deki Fransızca eğitim veren özel okulları konuk eden bu tesis, belli sayıda kontenjanı derneğe ayırmıştı. Geziler ve spor aktivitelerinin yanı sıra çocukları kaynaştıran kamptan gelenler, çok mutluydu. Bu etkinliklerde dernek liderleri, oradaki liderlerin alt lideri oluyor. Eğitimciler, çocuk ve gençlerle çalışma konusunda deneyimli ve güvenilir. Emniyet ve güvenliğe çok dikkat ediliyor. Etkinliklerde kıyıda iki kişi sürekli gözlem yapıyor, yardıma hazır bekliyor. Çocukları mutlu olan aileler de huzurlu ve mutlu oldu. Diğer kamp ise İznik'deydi. Prof. Dr. Şükrü Hatun'un sözleriyle bakalım kampa: "Her yıl temmuzda, 80 dolayında diyabetli (şeker hastası) çocuk ve onlara bakıp, eğitmekle görevli 20 erişkin, İznik Gölü kenarında toplanırız. Amacımız bir hafta boyunca, çocukları diyabet tedavisi konusunda kendi kendine yetecek hale getirmek ve eğlendirmektir. Ama her yıl, hepimiz bu görevin ötesinde mutlu zaman geçirmiş olmanın yaşanmışlığıyla evlerimize döneriz. Ben bu yıl, 11 kez aynı şeyi yaşamış olsam da hem kamp boyunca hem de çocuklardan ayrılmış olmanın hüznüyle daha sonra, orada tam olarak ne yaşadığımızı, hepimizi iyileştiren, daha çok kendimiz yapan bu zamanı anlatmaya uğraşırım. Çünkü çocuklarla ürettiğimiz yaşama sevinci, neşe dolu çalışkanlık, arkadaşlık ve dayanışmayı sözcüklere döküp, çocukların kalbine bir ilaç gibi akıtıp, erişkinlere armağan etmek isterim." Bize de özel çocuklara, özel zamanlar sağlayanlara teşekkür etmek ve bu zor işe kalkışanların artmasını dilemek kalıyor.
SORU - YANIT
Soru: Üç buçuk yaşında bir kızımız var. Kardeşi olması için bir çocuğumuz daha olmasını istiyoruz. Peki ama sadece kızımıza kardeş olsun diye, yeni bir çocuk dünyaya getirmek doğru olur mu? Yoksa, kızımı, kardeşsiz bırakmak, ona haksızlık yapmak mı olur?
Yanıt: Bu sizinle ilgili bir karar. Çocuk, başka çocuk için ya da kardeş olsun diye yapılmaz. Sizin kararınız olmalı. İkinci çocuğa hazırsanız, ikisini maddi manevi büyütebilecekseniz, karar verin. Ama bunun kızınızla bir ilgisi yok. Kardeşiyle de sorun yaşayabilir, tek olduğu için de... Karar sizin.
Yayın tarihi: 4 Ağustos 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/04/ct/semerci.html
Tüm hakları saklıdır.