ARMAĞAN Uzun'un ihanet görüntülerini önceki gece Kanal D Ana Haber'de "uzun uzun" izledim. Zaten en başından Bülent Ersoy'a bu "armağan" ın "uzun" süreli bir mutluluk getirmeyeceğine inanmıştım!.. Neyse, benim işim "ilişki guruluğu" değil. O işin uzmanları zaten iki gündür yazıp, çiziyor. Benim değinmek istediğim, "ilişki kuruluğu"ndaki magazin sululuğu!.. Görüntülere dönelim: Armağan, bir kafeteryada esmer kızın saçlarını okşuyor, sarılıyor ve "nihayet" öpüyor. Görüntüleri kaydeden amatör kameramanın isminin Serap olduğunu öğreniyoruz. Bir yandan çekim yapıyor, bir yandan da Gül Gölge'ye taş çıkartırcasına bu "magazin bombasını" yanındaki adama "naklen" anlatıyor: "Abooov, bütün yakınlaşmaları çektim..." "Ah biraz daha yakınlaşsalar da çeksem ya..." "Aaaa! Vallahi öpüyor..." Serap Hanım'ın yanındaki adamın isminin Ferman olduğunu da öğreniyoruz. Ne tesadüftür ki, çiftin sobe'lendiği mekanın sahibinin adı da Ferman!.. Eminim bu dakikadan sonra Narlıdere Sahilevleri'ndeki kafeterya, tıpkı Hayrola Çay Bahçesi gibi müthiş bir üne kavuşacaktır. Muhtemelen Hayrola'daki "Çift kaşarlı Aliye tostu" gibi bir spesiyal de mönüye dahil edilecektir. Külbastı'dan devşirme "Diva Fakabastı" uygun olabilir mesela... Görüntü kaydedebilen cep telefonları ve avuç içine sığacak kadar küçülen video kameraları icat edildiğinden beri, memleketteki iki kişiden biri "paparazzi" oldu. Akşam konu komşuyu eve toplayıp, "Bakın, televizyondaki bu yakalanma görüntülerini ben çektim, nasıl olmuş?" diye hava atan vatandaşlar eminim ki kendilerini ünlü yönetmen Fellini gibi hissediyorlardır. Arkadaşının fotoğrafını çekiyormuş gibi yapıp, arka masadaki kaçamak yapan ünlü çifti resimleyenler, yan şezlongda güneşlenen ünlü mankenin selülitlerine "zoom" yapanlar, magazin servislerinin "istihbarat müdürü" gibi görev yapan garsonlar, resepsiyonistler sayesinde kaçamağın adı artık "kaçamamak" oldu. Memleket ise adsız paparazzilerle doldu. Sabahın köründen, gecenin yarısına kadar burnuna "magazin programı" dayatılan vatandaştan başka türlüsünü beklemek de hayal olurdu zaten... Peki siz hangi tür paparazzisiniz? Belki de hiçbirisi... Yine de aşağıdaki listeye bir göz atmanızda fayda var:
BARDAKÇI: Komşu daireyi ya da otel odasını duvara bardak dayayarak dinleyenler. Bunlar işin sadece "hobi" aşamasında olanlardır.
GÖNÜLLÜ: Özellikle Bodrum koylarında dostluk kurdukları magazin muhabirleri için "gönüllü" istihbarat ve görüntü toplayanlar.
STAJYER: Magazin muhabirliğine geçmek için "amatör çalışmalarını" profesyonel ağabeylerine beğendirmeye çalışan işsiz, güçsüzler.
PROFESYONEL: Her türlü görüntü ve istihbaratı para karşılığında magazin servislerine satan, bunun için beach'lerde, gece kulüplerinde konuşlanan, gerekirse takip yapan, araç ve gereç açısından "donanımlı" kişiler.
ARAŞTIRMACI: Kendini paparazziliğe iyice kaptıranlar. Onlar sadece görüntü elde etmekle yetinmezler. Ünlülerin yanına giderek, soru sorup, araştırma yapacak kadar işi ileriye götürürler.
KIZIŞTIRICI: Elindeki haber ya da görüntüyü, gazete gazete dolaşıp, açık arttırma usulüyle pazarlamaya çalışırken, bir yandan da piyasa kızıştıranlar.
REKLAMCI: Sahibi olduğu, işlettiği ya da çalıştığı mekanın reklamını yapmak uğruna ünlülerin sırlarının peşine düşenler.
İNTİKAMCI: Magazin dünyasındaki rakiplerini yok etmek ya da onlara acı çektirmek için tüm "bilgi ve görgüsünü" magazin muhabirlerinin emrine verenler.
Bugünkü Tüm Yazıları
Siz ne tür bir paparazzisiniz?
Yayın tarihi: 1 Ağustos 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/01/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.