BU slogan, Türk erkeğinin AIDS'e karşı duyarsızlığını betimleyen bir slogana dönüşmüştü. Ama pazar günü atv Ana Haber Bülteni'nde izlediğim görüntüler, duyarsızlığımızın sadece AIDS ile sınırlı olmadığını belgeliyordu. Haber, Zeytinburnu'nda çökme tehlikesi nedeniyle boşaltılan hasarlı bir apartmanı konu alıyordu. Marmara Depremi'nin ardından Zeytinburnu "sabıkalı" bir bölge haline gelmiş, kendiliğinden (!) yıkılan apartmanlar pek çok cana mal olmuştu. Habere konu olan binada gece yarısı sarsıntı ve sesler duyulunca, apartman sakinlerinden pek çoğu kendini sokağa zor atmış, ertesi gün de belediye ekipleri binayı boşaltıp, mühürlemek için harekete geçmişti. Apartman, yanındaki binadan 5 santim kadar ayrılmış, ilk katlarında derin çatlaklar ve sıva dökülmeleri meydana gelmişti. Ancak buna rağmen apartmanda yaşayan bazı vatandaşlar Azrail'e meydan okumakta ve binayı boşaltmayı reddetmekteydi. Bir adam, "Ne olacak yani? Buralarda her zaman binalar çöküyor. Biz alışkınız. Burası Zeytinburnu" diyordu. Sanırım Profesör Işıkara, "Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz" dediğinde bunu kast etmemişti. Bir başka adam ise tahliye etmek istemediği üçüncü kattaki dairesinden yarı beline kadar sarkmış, zabıtalara posta koyuyordu: "Ne yıkılması kardeşim? Bu evin yıkılacak bir hali var mı? Ne olmuş? Birazcık ayrılma yapmış..." Bağıra çağıra gelen depreme karşı önlemler tartışıladursun, vatandaşın hali işte budur. Gariban milletimiz, asıl "sokakta kaldığı zaman" gök kubbenin tepesine çökeceğine inanmaktadır. Gariban insanların hayatını "devlet güvencesiyle" sigorta altına almadan, onlara deprem sigortası yaptırtmak ya da binalarını güçlendirmelerini beklemek koca bir hayaldir!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Atın ölümü arpadan olsun - 2
Yayın tarihi: 1 Ağustos 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/01/gny/haber,1339EB6F9B4B4E5F9D8C60384B01BCAB.html
Tüm hakları saklıdır.