kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Bizim Aile, insanı aile kavramına özendiren bir film.

Ailemiz o biçim ailedir!

SAMİ TOSUN
21.07.2007
Mehmet Ali Erbil'in ailesinin adını kim ağzına almaya cüret edebilir ki? Bunca aile varken... Pardon, siz hangi familyaya giriyorsunuz?..
Mehmet Ali Erbil, "Bizim ailemizin adını ağzına alamayacak insanlar bunlar," diyordu ekrandan 'muarız'larına... 'Bizim ailemiz'... Bu lafı her duyduğumda, Adile Naşit'li, Münir Özkul'lu Bizim Aile filmi aklıma gelir. Ne güzel bir aileydi o. Hani hepimiz filmi 50 sefer seyretmişizdir de, bir daha, bir daha yayınlandığında, yine ekranın başına otururuz ya, artık öyle aileler kalmadığındandır belki. Şimdi, Mehmet Ali Erbil'i 'bizim ailemiz' laflarını ederken gördüğümde bir tuhaf oluyorum, ne yalan söyleyeyim. Aileye bak, hizaya gel! Her gün magazin programlarına malzeme sunan, sürekli bir devri daim içinde olan... Sürekli değişen ve gelişen Türkiye gibi bir aile... Geçenlerde, Gülben Ergen'in kocası Mustafa Erdoğan da kameralara sert sert bakıp, Gülben Hanım'ın Emral Avşar, Seren Serengil gibi Türk büyükleriyle girdiği polemiğe dair, "Bizim ailemiz bu tür tartışmalara girmeyecek kadar büyük bir aile," diye iddialı bir familya tablosu çizmişti. Durumum çok fena, çünkü anlayamıyorum ben bu işleri. Arkadaşım, aileniz selülit rüzgârlarına fotoşoplanmış mayolu fotoğraflarla dahil oluyorsa ve her 'Hıyarım var' diyene elinde tuzlukla koşturuyorsa, o 'büyük aile'nin durumu çok vahim değil midir? Hakikaten, Mustafa Erdoğan'ın hayatı şöyle kendi gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçse, şu anda onu magazin kameralarının önüne savuran kaderin cilvelerine kendisi de şaşıracaktır ya, muhtemelen boyut değiştirdiği için film şeritleri de kopmuştur... Montajlana montajlana yıpranan ve neticede ek yerleri yama tutmayan ne hayatlar var... Hatta, toptan bizim şu 'hop kültür' dünyası ne biçim ailelerle dolu değil mi? Kameraların üzerine yuva kuran magazin kuşları gibiler. Bir Hülya Avşar familyası mesela... O kadar ki, Karl Marx mezarından kalkıp Kutsal Aile kitabını yeniden yazmaya kalksa muhtemelen bunalıma girerdi. Ne felsefe, ne psikoloji ilmi kaldırır bizdeki şu meşhur aile müessesesini çünkü. Ha, diyeceksiniz ki, senin aile durumun nedir? Vallahi şöyle söyleyeyim, Emral Avşar olmak isteyen bir annem, Levent Kırca gibi magazin programı terk etmek isteyen bir babam var. Arada, "Senin adına polemik başlatsak, bizim eve de Uçankuş kamerası yerleştirirler mi?" gibisinden sorular sorup, zaten yakamdan taşan panik atak potansiyelini kıpraştırıyorlar. Yan komşumuz Müyesser Teyze, sabah canlı yayınları zehirlenmesine uğradığı için hastaneye kaldırılmıştı; sonra öğlen kuşağı rezalet müptelası tanısı kondu. Son olarak kendisini Bülent Ersoy'un kurduğu ailenin fahri görümcesi olarak görmeye başladı, balkondan bana eğilip eğilip, "Bak Sami, bizim ailemiz öyle bildiğin gibi bir aile değil, Serap Ezgü görse ağlar," diye acayip laflar ediyor. Yani demem o ki, bırakın Mehmet Ali Erbil ve Mustafa Erdoğan'ı falan, çekirdek aileler kendilerini magazin dünyasına kaptırmış, leblebi-çekirdek kıvamına gelmiş vaziyette. Geçen gün bir ahbabımla oturduk, sohbet ediyoruz, annesi kendisini Can Tanrıyar'a ihbar etmekle korkutuyormuş, onu anlattı. Sorarım size, ben bu durumda gerçekten entelektüel bir kimse olsam, hedef kitlem kim olacak? Hayır, sonunda çıkacağım Cihangir'de sokaklara, Müslüm Gürses gibi, 'Bırrrrrrrrr!' diye bağırıp kafa sallayacağım, acayip kahkahalar atacağım, reklam yıldızı olmadığım için de deli muamelesi göreceğim, ona yanıyorum...
Haberin fotoğrafları