kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
ATİLLA DORSAY

Parlak bir iğrençlik gösterisi

'İki film birden' esprili bir proje olarak düşünülüp ABD'de öyle gösterime giren, ancak Avrupa için iki ayrı film olarak pazarlanan Grindhouse filmlerinin ilki olan Ölüm Geçirmez'den hemen sonra, bu kez Robert Rodriguez imzalı Dehşet Gezegeni'ni izliyoruz. Hemen söylemeli: Çırak ustayı geçmiş. Yani Meksika kökenli Rodriguez'in filmi, ustası Tarantino'nunkinden çok daha kötü, yani aslında çok daha iyi!... Çünkü bu filmde daha çok kan ve şiddet, daha çok iğrençlik ve daha çok mizah var. Ayrıca ilk filmdeki 'eskitme' olayı, yani filmi isteyerek bol çizikli, sürekli yağmurlu, baştan sona 'defolu' çekerek o dönemin (1970'lerin) B filmlerini anıştırma çabası çok daha belirgin. Hatta gözleri yoracak kadar! Daha ne istenir? Rodriguez karşımıza bir tür zombi filmi getirmiş ve temelde George Romero'nun çok ünlü Yürüyen Ölülerin Gecesi'ni ve onu izleyen üçlemeyi çıkış noktası olarak almış. Böylece filmin başında 'kötülerin kötüsü' olan 'konuk oyuncu' Bruce Willis ve adamları yüzünden ortaya saçılan netameli bir gaz, çevredekileri korkunç yaralar çıkaran ve deformasyonlar geçiren birer ucubeye dönüştürüyor. Duruma hakim olmaya çalışan bir avuç insan arasında, sinemada görülegelmiş en aptal komiser, kopan eline bir yüzük takmaya savaşan bir polis, bacağı yamyam-ölüler tarafından yendikten sonra yerine bir makineli tüfek yerleştirilen bir dansöz eskisi, 'Texas'ın en iyi etleri'ni sattığını iddia ettiği köhne lokantasında, aradığı ideal sosu ancak içine kendi kanı karışınca bulan lokantacı gibi eksantrik tipler de var!... Sanırım anladınız: Bu film hiçbir biçimde gerçekten korkunç olmayı değil, zombi filmleri türüyle dalgasını geçmeyi amaçlıyor. Ve sadece bu amaç çerçevesinde, belli ölçüde başarılı oluyor. Ama bunun için sapasağlam bir mide sahibi olmanız şart!... Zira kimi sahneler kolay dayanılmaz bir iğrençlik duygusu yayıyor. En iğrenci de, testisleri eridiği halde tecavüze kalkışan zombi rolündeki bir diğer konuk oyuncu, bizzat Tarantino!.. Tüm bu dehşet verici şamataya bahane olarak, 1970'lerin o dayanılmaz B filmleri ve onlarla sinema hayatına başlamış olmak gösteriliyor. Tarantino da aynı şeyi söylüyor, kimi yaşı tutan eleştirmenler de... Allah'a şükür, bizim kuşak bugün daha yaşlı olma pahasına, o filmlerle değil, çok daha soylu filmlerle ilk sinema sevdasını edindi. Bu yüzden, bu filmlerden yer yer sınırlı ve sinsice bir keyif alsak da, bunları gerçekten sevemeyiz ve övemeyiz. Bu filmde bir kez daha, yönetmenlik, yazarlık, kameramanlık, kurgu ve müzik çabalarının hepsini aynı koltuğa sığdıran ve baş rolü de oğluna verip tam bir aile filmi ortaya koyan Rodriguez'in yeteneğine şapka çıkarsak bile... Filmin bu tür bir sinema kültürünün anavatanı olan ABD'de gişelerde iki seksen yatmış olmasıysa, benim gibi düşünenlere ancak teselli olur!...

DEHŞET GEZEGENİ **
(Grindhouse: Planet Terror)/ Yönetim, senaryo, görüntü ve kurgu: Robert Rodriguez/ Müzik: Graeme Revill, R. Rodriguez, Carl Thiel/ Oyuncular: Rose MacGowan, Freddy Rodriguez, Naveen Andrews, Marley Shelton, Josh Brolin, Jeff Fahey, Michael Parks, Bruce Willis, Tom Savini/ Amerikan filmi.