"Bu yaz İstanbul'a yıldız yağıyor," klişesinin içi iyice boşaldı. Bir iki istisna dışında İstanbul aslında 30 yıl öncesinin starlarını ağırlıyor. Ama bugünküler nedense şehre pek uğramıyor.....
Geçenlerde bir arkadaşımla laflıyoruz. Konu nereden geldiyse konserlere, etkinliklere geldi. "Ne kadar çok konser var değil mi? Bütün dünya Türkiye'de abi bu yaz." "Ya harika hakikaten," falan diye konuşup mutlu mesut dağıldık. Sonra eve gittim, Q ve NME'nin arka sayfalarındaki konser ilanlarına şöyle bir göz attım. Derken iyice kafama takıldı, internete girip Avrupa'da kim ne konseri veriyor, hangi gruplar turluyor şöyle bir daha gözden geçirdim. Ve şunu gördüm, 'İstanbul dünya starlarının akınına uğradı' hadisesini abartmamak lazım.
DÜNYANIN UMURUNDA MI?
Kimse alınmasın gücenmesin ama İstanbul'a star falan yağmıyor. Her yıl bir iki sağlam isim geliyor elbet. Avangart isimler ve alternatif âlemin tanınmış isimleri de artık daha sık uğrar oldular. Bu iyi. Ama İstanbul 20 ila 40 yıl öncesinin mühim isimlerini ağırlıyor. Bugünün starları pek buralara uğramıyorlar. Lionel Richie, Julio Iglesias, Michael Bolton (seneye de Kenny G isterük), Jose Feliciano, Robin Gibb, Chaka Khan, Kool and the Gang, Zucchero, Toto Cotugno... Öyle heyecanlıyım ki sayamıyorum... Bir üst kademede ise mesela Bob Geldof, Sinead o'Connor, Sebastian Bach, Isaac Hayes var. Hepsi bu yaz İstanbul'a gelen ya da önümüzdeki aylarda gelecek dünya starları arasında yer alıyor. Lakin işin aslına bakarsanız çoğu artık dünyada pek de esamesi okunmayan hatta bayağı tiye alınan tipler. Benim de sevdiğim ve bir iki şarkısını beğendiğim isimler var aralarında tabii, ama konu bu değil. Ritchie adını yeni kuşaklar Nicole Ritchie'den dolayı biliyor artık. Nasıl Marilyn Manson, Dita'nın eski kocası geliyor diye yer bulduysa basında, Lionel da Nicole'un babası işte. Julio Iglesias ile ilgili düşüncemi 'Iglesiassızlık Özlemi' başlığı altında başka bir yazıda sizinle paylaşmak isterim. O Enrique'nin babası statüsünde mi, yoksa hâlâ Julio'cular çoğunlukta mı bilemem. Robin Gibb, kariyerinde bireysel başarılara imza atıp şaha kalkmış biri değil. 'Same old' Bee Gees şarkılarını söylediği müddetçe kimsenin sesi çıkmaz. Hatta dans eder. Nitekim Açıkhava konseri öyleymiş, Bee Gees anısına... Michael Bolton ile ilgili en komik hikâyeyi Mike Judge'ın Office Space filminde bulabilirsiniz. Tavsiye ederim her ofis çalışanı izlemeli. Ayrıca o aynı zamanda 'Umutsuz Ev Kadınları'nda oynayan sarışın kadın' var ya, onun da sevgilisi. Nasıl ama?
YAŞLANAN BİZE GELİYOR
Sebastian Bach hayatta kalabilmek için pek çok gözden düşmüş ve zamanı geçmiş ünlü gibi (Ted Nugent, Hulk Hogan vs... Ozzy de bu gruptaydı sonra şahlandı) MTV'nin reality şovlarında oynuyor. Müzik adına son 20 yıldır yeni bir adım attığını gören olmadı. MTV zaten artık müzik kanalından çok bu tip ex-ünlülerin prodüktörlük ve oyunculuk yaptığı bir kanal oldu. Bunlardan arta kalan zamanlarda da müzik gösteriyorlar. Bach'ın gündeme gelmesi de böyle. Bob Geldof hiçbir zaman star olmadı. Hayattaki bazı şanslı insanlar gibi hep doğru yerde doğru zamandaydı. Her şeyini Live Aid'e ve Afrika'daki aç insanlara borçlu. Yaptığı yardımlar çoktan havaya suya karıştı ama o ekmeğini hâlâ yiyor. Markalaşma konusunda konuşma başı pound cinsinden sağlam bir kaşesi var. Zucchero çok iyi müzisyendir, süperdir ama Senza Una Donna'dan sonra yaptığı bir hit şarkıyı söyleyin bana... Toto Cotugno için de aynısı geçerli. Geçen senelerde The Wailers gelmişti. Bob Marley'nin yeri ayrıdır ama sahnede onsuz bir Wailers'ın tatil köyünde Jamaika gecesi gibi göründüğünü hatırlıyorum. Kool & the Gang de öyle. Çok çok severim, bayılırım, ama artık 30 yıl öncesinin birer taklidi ve kuklası gibiler. Plaktan dinlemeyi tercih ediyorum. Geçenlerde bir vesileyle Erkin Koray'la konuşuyordum. 60'ların müzik ortamlarından falan bahsederken "O zaman kimse gelmezdi, biz az sayıda insan oralara gidip görürdük ancak," dedi; "Şimdi tabii herkes geliyor ama son yıllarını, emekliliklerini burada yaşıyorlar. Ziyanı yok ne yapalım, Türkiye'nin konumu böyle. Futbolcular da öyle değil mi?" Erkin baba haklı. Ama sadece Türkiye'de değil, bu iş aslında dünyada da tatsız tuzsuz bir ticarete döndü. Onu da anlatırım...
Yayın tarihi: 22 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/22/pz/haber,9FD4BCEC63CD4DE5818C430541DB70B9.html
Tüm hakları saklıdır.