İpekyol koleksiyonunda 80’li yılların çizgisi dikkat çekiyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
'Alışverişten nefret ederim marka tutkum hiç yok'
'Alışverişten nefret ederim marka tutkum hiç yok'
Dünyaca ünlü Estonyalı top model Carmen Kaas, bir giyim firmasının 2007-2008 sonbahar-kış koleksiyon çekimleri için Türkiye'ye geldi. Ünlü model İstanbul'a ilk gelişinde, sadece Cumartesi SABAH'ın sorularını cevapladı..
Moda dünyasının en gözde modellerinden olan Carmen Kaas, artık en yakın arkadaşım... İpekyol'un sonbahar-kış çekimleri için üç günlüğüne İstanbul'a gelen Kaas'la geçtiğimiz cumartesi tanıştım. Christian Dior, Chanel, Versace, Victoria's Secret gibi bir çok dünya markasının reklam çekimlerinden ya da Vogue, Elle, Harper's Bazaar gibi moda dergilerinin kapaklarından tanıyacağınız Kaas, güzelliğinin yanı sıra profesyonelliği, alçakgönüllü oluşu ve zekâsıyla da etkileyici bir kadın. Sadece ben değil, bu üç gün içinde onunla yan yana olan herkes aynı fikirde. Kaas'ın moda fotoğraflarını çeken Koray Birand, 'styling'i yapan Ece Sükan da benim gibi şokta! Çünkü karşınızda dünyanın sayılı top modellerinden biri var ve kapris nedir bilmiyor... Kaas'ın geldiği ilk akşam, yemek için bir araya geliyoruz. Masaya geldiğimde gözüm çok havalı, sarışın bir hatun arıyor ve henüz gelmediğini düşünüyorum. Oysa yanımda okuma gözlükleri, toplu saçı, jean pantolonu ve tişörtüyle 'sıradan' ama çok samimi biri var. Türklerin ne kadar konuksever ve sıcak olduklarını söylese de, bu seyahatte o da tıpkı bizden biri gibi...
- Türkiye'ye ilk gelişiniz. Hiç tereddüt ettiniz mi gelmeden önce?
- Kesinlikle hayır... Yeni yerler görmeyi, yeni insanlar ve kültürler tanımayı çok seviyorum.
- Bir Türk firması için ilk kez çekim yapıyorsunuz.
- Kesinlikle farkınız yok. Hatta o kadar sıcak ve sevgi dolu karşılandım ki, her zaman gelmeye de hazırım. Üstelik buradaki çalışma ekibi ve İpekyol da çok profesyonel.
- Estonya'nın küçük bir kasabası olan Paide'de büyümüşsünüz. Nasıl bir hayatınız vardı orada?
- Aslında Estonya'nın küçücük bir bölgesinde, Tallinn'de doğdum. Varlıklı bir aile değiliz, zar zor geçiniyorduk. Babam yoktu, annem beni ve iki kardeşimi de alarak Paide'ye taşındı. Berbat bir yerdi, çok hırsızlık ve cinayet vardı ki...
- Peki nasıl başladınız modelliğe?
- 14 yaşındaydım. O zamanlar 'Finishing School' diye adlandırılan makyaj yapmanın, düzgün yürümenin ve konuşmanın öğretildiği bir okuldaydım. Aslında kadın olmayı öğretiyorlardı. Ama hep büyük şehirlere gitme hayalim vardı. Yaşadığımız yer o kadar küçük ve bilinmeyen bir yerdi ki.. Tesadüfen oraya gelen bir İtalyan model ajansı, okulda beni gördü ve modellik yapmam için teklifte bulundu. Tabii Estonya'ya gelmiş İtalyan bir adama güvenmediğim için "Hayır," dedim. Ama bir yıl sonra güzellik yarışmasına katıldım ve tekrar aynı ajans sahibiyle karşılaşınca, yaşadığım yerden kaçmak ve para kazanmak için kabul ettim.
- Anneniz izin vermediği için onun imzasını taklit ettiğiniz söyleniyor, doğru mu?
- Bu bir efsane! Öyle bir söylenti var ve öyle kalması beni daha da asi yapıyor. Tabii ki annemin ilk tepkisi, "Model mi olacaksın? Sen delirdin mi?" olmuştu. Bu kadar genç yaşta, küçük bir kasabadan büyük bir şehre gitmemi onaylamadı. Ama ben modelliği onun onayı olsun ya da olmasın yapacağımı söylediğimde, bana destek olacak kadar da akıllı davrandı. Ve tabii ki tüm gerekli kâğıtları imzaladı.
- Daha önceden model olmak gibi bir hayaliniz var mıydı?
- Hayalim olmadığı gibi, modellik nedir, onu bile bilmiyordum. Zaten ilk başladığımda üç ay kalıp geri döndüm, yapamayacağımı düşündüm. Bambaşka bir kültür, hiç bilmediğim bir dil... Bir yıl sonra, o zamanki erkek arkadaşım sayesinde tekrar Milano'ya gittim. Hem okudum hem de modellik yaptım. Sonra da Paris'te Chanel, Versace için moda haftasına kabul edildim.
- Model olarak bir hayat sürdürmek nasıl, zorlukları var mı?
- Seyahat etmeyi seviyorsanız hiçbir problem yok. Şu an Tallinn'de ilk kayıtlı olduğum ajansın sahibiyim. Ayrıca Estonya'da emlak işi de yapıyorum.
'MODAYLA ARAM YOK'
- İki gündür tarzınızın çok spor olduğunu görüyorum. Jean ve tişört favorileriniz herhalde...
- Rahat giyinmeyi seviyorum. Hatta fazla özensiz olduğum bile söylenebilir, modayla pek aram yok.
- Peki favori tasarımcılarınız var mı?
- Hiç yok, hatta alışverişten de nefret ederim. Vitrinde bir şey görüp beğenirsem girip onu alır ve çıkarım.
- Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Boş zamanımın olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz (gülüyor)... Almanya'da evimde olduğumda da sevgilimle satranç oynuyor ve kitap okuyorum.
- Harika bir cildiniz var. Ne kullanıyorsunuz, bize ipuçları verir misiniz?
- Çok samimi olmam gerekirse, kullandığım belirli bir marka yok. Hatta 'pahalı olan ürün iyi üründür'e kesinlikle inanmıyorum. Marketten aldığım ürünlerle cildimi iyi temizlemeye ve nemlendirmeye özen gösteriyorum. Ayrıca organik gıdaları tercih ediyorum. Gerçi aldığımız organik gıdaların ne kadar organik olduğu da tartışılır...
İLİŞKİLİ HABERLER
'Alışverişten nefret ederim marka tutkum hiç yok'
Yayın tarihi: 21 Temmuz 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/21/ct/haber,37DACB9E35D54EDBA1C7C48DA9FB4B43.html
Tüm hakları saklıdır.