kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Temmuz 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Oturma iznim yok ama ben buralıyım

Dünya yıkılsa, Kayseri'deki evini kendine sığınak olarak gören Nancy Öztürk, 34 yıldan beri yaşadığı Türkiye'de kendisine yabancı gözüyle bakılmasından hoşlanmıyor..
* Kayseri'den Amerika'ya bursla okumaya gelen Aksel Öztürk'le Michigan Üniversitesi'nde master yaparken tanıştım. O tarihlerde zengin çocukları Türkiye'den İngiltere'ye, Fransa'ya okumaya giderdi. Fakir devlet burslu öğrencilerse Amerika'ya gelirdi. Birbirimizi sevdik ve 1973 yılında evlendik.

* Sekiz aylık hamileyken eşimin görevi nedeniyle Türkiye'de döndük. Geldiğimizde hiçbir şeyimiz yoktu, maddi zorluklar içindeydik. Amerika'dayken çamaşır, bulaşık makinemiz vardı. İstanbul Çapa'da bir apartman dairesi kiraladık. Ev 4. kattaydı ve eve su bile çıkmıyordu. Giriş katından bidonla eve su çıkarıyor, elde çamaşırları yıkıyordum. Ama bunlardan çok da gocunmuyordum. Aşk vardı, hala da var.

YAYINEVİ KURDUM
* Zor yılları eşimle omuz omuza hayata asılarak atlattık. Eşim İTÜ'de öğretim görevlisi olarak işe başladı. Ben de Boğaziçi Üniversitesi'nde okutman olarak çalışmaya başladım. En sonunda 1991 yılında İngilizce Türkçe kitaplar yayınlayan Çitlenbik Yayınevi'ni kurdum.

* Türkiye'ye gelmeden önce iki yıl Tahran'da İngilizce öğretmeni olarak çalışmıştım. Türkiye 1970'li yılların başında İran'a göre daha içine kapalı bir ülkeydi. Tahran daha bir kozmopolit, uluslararası bir kentti. Şah'ın diktatörlüğü vardı ama sokaklarda şık giyimli hanımlar vardı. Bir yabancı için İran'da yaşamak daha rahattı.

AİLEM ÇOK ŞAŞIRMADI
* Bir Türk'le evlenmeme, tipik Amerikan muhafazakarı diyebileceğim ailem fazla şaşırmadı. Zaten 8 kardeşim arasında başına buyruk bir çocuk olarak tanınıyordum. Daha önce iki yıl İran'a gitmiş kalmıştım. "Böyle bir evliliği yapsa yapsa Nancy yapar" diyorlardı.

* Ailem iki üç yılda bir Türkiye'ye gelir, bizi ziyaret ederdi. İlk gelişlerinde bir şey demediler ama çektiğimiz sıkıntıları, yokluğu görünce yüzlerinin ifadesinden her şeyi anladım. Sanki 'Ne işi var bu kızın bu ülkede?' der gibiydi. Sonra durumumuz iyi olunca, annem o zamanki duygularını itiraf etti.

* O tarihlerde ABD'de çifte vatandaş olunmadığı için Türk vatandaşlığı almadım. Hâlâ oturma izniyle yaşıyorum. Ancak ben kendimi Türk olarak hissediyorum. 34 yıldır bu ülkede yaşıyorum. Kayseri'de de bir evim var. Orası dünyada başıma bir şey gelse kendimi atabileceğim bir sığınak.