Güney sahillerinde magazin muhabirliği yapmak uzaktan bakıldığında cazip bir meslek gibi görünse de son derece meşakkatli bir uğraş. Geçen yaz iki gün kaldığım Türkbükü'nde muhabir arkadaşlarımın nasıl cansiperane çalıştığına şahit olduğum için bu denli iddialı konuşabiliyorum. Onlara "paparazzi" diyorlar. Yanlış. Paparazzi, serbest çalışır. Çektiği görüntüleri dilediği ajansa, gazeteye ya da televizyona satar. Çalışma prensiplerini kendisi belirler. Mesaisi yoktur. Sorumlu olup, hesap verdiği amirleri de... Bazen iki kare fotoğraf için ajansları birbirine düşürüp, pazarlığı kızıştırarak dünyanın parasını kazanır. Ya bizim çocuklar? Günlük istihkakları, Bodrum, Çeşme gibi yerlerde ancak sandviç-gazoza yeter. Bu nedenle pek çoğu yetersiz beslenme ve yorgunluk yüzünden sezon sonunda neredeyse hastanelik olur. Üstüne üstlük atlanan her haberde amirlerden yenilen fırçalar, izinsiz çekilen görüntüler yüzünden itilip, kakılmalar da cabası... "Röntgenci" muamelesi görmenin, üzerlerinde yarattığı psikolojik tahribata ise hiç değinmiyorum. Eminim ki aranızdan pek çok kişi, "müstahaktırlar" diyor. Ama yine de onların çektiği görüntülere göz ucuyla bakmadan da edemiyor. Magazinci dostların ne kadar güç şartlar altında çalıştığının son örneğine ise Sobe programında rastladım. Bir tekneye doluşan foto muhabirleri ve kameramanlar metrelerce açıktan, plajda güneşlenen Feraye Tanyolaç'ı bikinisiyle görüntülemeye çalışıyorlardı. Ancak deniz çalkantılı, mesafe ise çok uzaktı. Foto muhabirleri ve kameramanlar arasında ilginç konuşmalar geçiyordu.
Kameraman: Hangisi Feraye ya?
Foto Muhabiri: Şu uzun yatan işte...
Kameraman: Kaptan sallama şu tekneyi, bi sabit dur ya!
Foto Muhabiri: Abi çok rüzgar var düşmeyiz inşallah denize filan.
Kameraman: Feraye hangisiydi?
Muhabir: Şu yatan... Üzerinde mor bikini var. Bir ayağa kalkıp, yürüse tam süper olacak.
Kameraman: Şu sol taraftaki mi Feraye?
Foto Muhabiri: Yok ya, onun yanındaki. Mor bikinisi var. Baksana milim selüliti yok. Hülya Avşar'a nispet yapıyor herhalde.
Kameraman: Feraye şu sağ tarafta yatan değil mi?
Foto Muhabiri: Ya mor bikinili diyorum, duymuyor musun?
Kameraman: Oğlum vizörden her şey siyah-beyaz görünüyor, ne moru?
Dedim ya, magazincilik zor zanaat. Bir yanda "dünyanın en antipatik mesleğini" icra etmeye çalışmak, diğer yanda hem müdürünü memnun edip, hem de magazin objeleriyle dost kalmaya çalışmak... Ve bütün bunları üç paraya, boş mideyle, elinde koca teleobjektif, sırtında 15 kiloluk kamera, yaz sıcağında, tekne küpeştesinde tek ayak üstünde dengede durmaya çalışarak yapmak. Allah, cümlesine sabır ve kuvvet versin!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Magazin muhabirliği zor zanaat
Yayın tarihi: 5 Temmuz 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/05/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.