Politikacıları eleştiririz, "Vatandaşı sadece seçim döneminde hatırlayıp, onların ayağına sadece sandık için gidiyorlar" diye... Gerçekten de politikacıların çizdiği tablo samimi değil. Peki ya medyanınki samimi mi? Hangi televizyon kanalını açsam bir seçim otobüsü... O kanalın renklerine boyanmış, o kanalın logosu giydirilmiş, üzerinde o kanalın yüzlerinin ya da o yayın grubunun yazarlarının resimleri bulunan otobüsler... Şehir şehir, köy köy dolaşıyorlar. Ellerindeki mikrofonu, tansiyon aleti olarak kullanıyorlar. Maksat; "seçmenin nabzını tutmak..." İyi de o vatandaşın nabzı bundan iki ay önce de atıyordu. Niye gidip de ölçen, check-up yapan olmadı? Seçim döneminde garip manzaralar görüyorum. New York caddelerini arşınlamaya alışkın ayaklar, Diyarbakır'ın yollarında doğal olarak tökezleyip, birbirine dolanıyor. Sanırsınız yolu Yeni Zelanda'ya düşmüş Japon turistler, yerli kabile Aborjinler'in yaşamını inceliyor!.. Tanıştırayım, onlar da bizim vatandaşımız. Hem de yüzlerce yıldır... Plazaların cam kulelerinden şehre bakıp, köşelerinde psiko-sosyal analizler attıranların hepsi şimdilerde birer Savaş Ay, Tayfun Talipoğlu, Şoray Uzun kesilmiş, kasketli dedelerin sırtını sıvazlamaktalar... En çok da kime üzülüyorum biliyor musunuz? Geçen yıl Antalya sahillerindeki 5 yıldızlı tesislerden derlediği yaz haberleriyle milletin ağzının suyunu akıtan atv'nin acar muhabiri Barış Çimen'e... Sevgili Barış bu kavurucu sıcaklarda Doğu ve Güneydoğu kentlerini dolaşıp, seçmenlerle konuşuyor. Eminim "şark hizmetini" bir an önce bitirip, eski mesaisine dönmenin hayalini kuruyordur!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Halkın nabzı yeni mi atmaya başladı?
Yayın tarihi: 29 Haziran 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/29/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.