Şöyle bir düşünün, dünyamızı tehdit eden küresel ısınmayla ilgili ne yapıyoruz?
Çevremizde yeşile sahip çıkan, erozyonu önlemek için çaba harcayan, içme suyunu, kaynaklar tükeniyor kaygısıyla kullanan biri var mı?
TEMA gibi birkaç kurum hariç kimsenin umurunda değil.
Devlet de vatandaş da eski alışkanlıklarını sürdürüyor.
Hala bahçeler bile içme suyu ile sulanıyor. Eminim diş fırçalarken bile musluklar açık bırakılıyor. Oysa bilim adamları bas bas bağırıyor, bazı kurumlar uyarıyor, gazeteler yazıyor.
Tehlike çok uzak değil.
Sadece büyük kentlerde yaşanan içme suyu sıkıntısı değil, tarım alanları da alarm veriyor.
Tehlikenin farkında değiliz.
Seçmenden oy isteyen siyaset de, yol gösterecek olan devlet de, fikir üretecek olan üniversite de farkında değil.
Eğer farkında olsalardı Konya'da bir grup insanın başardığını yıllar önce bu ülke başarırdı.
Sözünü edeceğimiz şey sulama yöntemi.
Sulama yöntemi deyip geçmemek gerekiyor. Bugün Türkiye'nin gıda deposu Konya'da yeraltı sularına biçilen ömür en fazla 20 yıl.
Yani 20 yıl sonra orada hayat bitebilir.
Peki neden?
Birçok neden sayılabilir. Ama en önemlisi
suyun kötü kullanımı ve ağaçsızlık.
Bu yüzden Tuz Gölü çevresinde toprak çatlıyor...
Bu yüzden Konya Ovası'nda kaygı yaşanıyor.
Oysa bu işin çaresi var. Dahası bu çareyi uygulayıp başaranlar var.
İşte Konya'da bir grup insanın yaptığı da bu başarıyı Türkiye'ye taşımak.
Bunu yapanlar ise pancar üreticilerini bir araya getiren Pankobirlik adlı bir kooperatif ve onun mucizelere imza atan başkanı
Recep Konuk. Şimdi gelelim ne yaptıklarına...
Aslında bu pancar üreticileri birçok şey başarmış. Tarımın can çekiştiği,
"Şeker Politikası" nın olmadığı bir dönemde Konya Şeker'e hayat vererek Türkiye'nin en modern fabrikasını yaratmışlar.
O fabrikayı gezerken gözlerime inanamadım.
Fabrika içinde fabrika var.
Bir yanda küp şeker üretiliyor.
Bir yanda çikolata yapılıyor.
Bir yanda şekerleme paketleniyor.
Bir yanda sıvı şeker hazırlanıyor.
Ve en önemlisi
şeker pancarından benzin elde etmek için 50 milyon dolarlık fabrika sadece düğmeye basılmasını bekliyor.
Muhteşem bir tesis.
Şeker pancarından elde edilen hiçbir şey boşa gitmiyor.
Sıcak buharı seracılıkta, küspesi yem sanayiinde kullanılıyor.
İşte bu başarıya imza atan
Recep Konuk ve ekibi, sulama konusunda da bilinen ama bizde olmayan bir tekniği Türkiye'ye kazandırdı.
Yaptıkları şey çok basit: bitkilerin sulanmasında bizim bildiğimiz yağmurlama sistemi yerine
damıtma yöntemini kullanmak.
Yani bitkilere, susadığında damla damla su vermek.
Bu da ülkeye
"yüzde 70 su tasarrufu" sağlıyor.
Böylesine önemli bir iş için harcanan para da çok değil. Düne kadar ithal edilen yassı boru için Konya Cihanbeyli'de kurulan
fabrikaya yaklaşık 10 milyon YTL harcanmış. Rakam küçük ama yaptığı iş büyük.
Fabrika, yılda 40 milyon metre yassı boru üretiyor. Ve zarar etme ihtimali yok. Çünkü, Türkiye'nin bu üretimin 10, hatta 20 katı ihtiyacı olabileceği söyleniyor.
Peki bugüne kadar bunu üretmek devletin, üniversitelerin aklına gelmedi mi? Gelmediğini şu çarpıcı gerçekten öğreniyoruz. Kooperatif yetkilileri bu işin olup olmayacağını öğrenmek için üniversitelerden birine başvurduklarında, ünlü bir profesörümüz şöyle bir rapor veriyor:
"Bu iş verimli değil." Oysa bugün o verimsiz denilen yassı boru, sadece iç piyasada değil, Bulgaristan'dan Kazakistan'a yurtdışında bile alıcı buluyor.
Sözün özü şu; küresel ısınma ve kuraklık karşısında
"feryat" değil
"çözüm" üretilmeli.
Dünyada çözümü var. Önemli olan hayata geçirmek.
Konya'da
Recep Konuk ve arkadaşları bunu başardı.
Devletin tarım ve çevre politikalarını oluşturanların bu başarıdan öğreneceği çok şey var.
Yayın tarihi: 26 Haziran 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/26//haber,38E1F783EDB2484BB98DA1FC110011AD.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.