kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Bir oyun oynadım hayatım mahvoldu

Bedia Ceylan GÜZELCE
Bilgisayar oyunları gitgide daha çok insanı hayattan koparıp sanal dünyaya bağlıyor. Bağımlılığın yaşı yok. Aileden, arkadaşlardan kopup level atladıkça mutlu oluyorlar..
İnsanoğlunun en çarpıcı dürtüsü oyunlar. Hayatı oyunlarla öğrenmedik mi? Hayatın kendisi de bir oyun değil mi zaten? Ancak bizim bahsettiğimiz oyunlar, hayatımızı kolaylaştıran teknolojinin açtığı kapıdan giren ve zaman zaman hayattan kopmamıza yol açanlardan. Onlarla eğleniyoruz, öğreniyoruz, güzel saatler geçiriyoruz, hatta onlarla sosyalleşiyoruz. Ama yine onlarla ailemizden, arkadaşlarımızdan, okul ve işimizden kısaca en büyük bağımlılığımız hayattan kopuyoruz. Bilgisayar oyunları günün stresini atmak için çok sayıda insanın sığındığı zararsız bir liman. Oyun bağımlılığı da bir hastalık değil, ancak kronik hale geldiğinde zarar verebiliyor. Bağımlılığın kronikleştiği nokta da, aslında başka bir sorunun üzeri örtülüyor ve gerçek hayattan kaçış aynı noktada başlıyor. Bu eşlik eden bir bağımlılık, yani başka bir sorunu gizleyen türden. O yüzden bir neden değil sonuç. Gelin bu bağımlılığın kodlarına birlikte göz atalım...

Her şey Murat Karacan'ın bir akşamüstü arkadaşlarından birinin verdiği internet adresini bilgisayar ekranına yazmasıyla başladı. Açılan sayfa online bir oyun sitesiydi. Oyunla ilk karşılaşması böylece gerçekleşen iki çocuk babası Karacan, bir süre sonra ekran başından kalkamaz hale geldi. Bir buçuk yıl öncesine kadar günde 10-15 saat oyun oynuyor, uykusuz kalıyor, ailesini, arkadaşlarını ve işini ihmal ediyordu. "Level atlayınca dünyalar benim oluyordu" diye başlıyor anlatmaya. Zor da olsa oyun bağımlılığından kısa süre önce kurtulan Karacan, kendi benzetmesiyle "dünyadan kopuk" günlerine bugün gülerek baksa da oğlunun aynı oyunun bağımlısı olmasını endişeyle izliyor. Her insanın bir bağımlılığı var. Bu, başka bir insana, içkiye, uyuşturucuya, elevizyona, spora veya alışverişe olabiliyor. Keyif verdiği için beyindeki "ödül bölgesi"ni harekete geçiren dijital video oyunları da bunlardan biri. Biyolojik olarak beyindeki dopamin miktarını arttırırken, psikolojik olarak da çeşitli açılımlara neden oluyor. Balıklı Rum Hastanesi Bağımlılık Bölümü Şefi Dr. Yasin Genç, oyunların temelini oluşturan "level atlama" nın yani bir üst seviyeye geçmenin bireyi mutlu ettiğini ve egosunu yükselttiğini ifade ediyor. Bu nedenle de hareket gerçekleştirilmediğinde yoksunluk ve arama duygusu yaratıyor. Oyuncu her seferinde bu yüzden biraz daha fazla oynamak istiyor. Oyun bağımlılığı çoğu zaman saf bir bağımlılık değil. Genellikle "eşlik eden" bir durum. Aslında kişi başka bir sorunun üstesinden onu yok sayarak ve kendini oyun ile oyalayarak kurtuluyor. Her yaş ve sosyal konumda farklı nedenler veya farklı psikolojik sorunlar oyun bağımlılığının asıl nedeni olabilir. Gençler; aileleri ya da okullarında öğretmenleri tarafından birey olarak kabul görüp saygı görmüyorsa en azından kendilerine bunu kanıtlama ihtiyacı duyuyorlar. Anne-baba kavgalarının bol olduğu, huzursuz ya da gergin aile ortamlarında çocuklar oyun bağımlısı hale gelmeye daha meyilli kabul ediliyor. Yetişkinlerde ise, kötü giden bir evlilik özellikle erkeğin bilgisayar başına, oyuna oturmasına neden oluyor.

SINIRLANDIRMA ŞART
Olumlu tarafları da yok değil. Oyun bağımlısı babasından artık daha fazla bu işe vakit ayıran ilköğretim öğrencisi Can Karacan'ın oyun sayesinde İngilizcesi gelişmiş. Sık sık oyunların içinde geçen yabancı kelimelerle konuşuyor. İngilizce derslerinde daha iyi olduğunu söylemesine rağmen annesi Meltem Hanım, Can'ın oyun yüzünden sınıfta kaldığını söylüyor. Ancak bağımlılık noktasına gelen oyunlar, gençlerin hem zihinsel hem de fiziksel gelişimine olumsuz etki yapabiliyor. Dr. Genç, böylesi durumlarda ailenin mutlaka sınırlandırma getirmesi gerektiğinin altını çiziyor. "Sınırlandırma sert bir şekilde yapılmamalı, makul süreler önceden belirlenip, çocukların bu yönde sorumluluk taşımaları sağlanmalı" diyor. Henüz etiketlenmiş bir bağımlılık türü olmadığı için, çocuklarının oyun bağımlısı olması onları pek endişelendirmiyor. Bu nedenle de vakalar, durumu kolayca kabullenip sahipleniyor ve "evet oyun bağımlısıyım" demekten çekinmiyor. Karacan ailesi örneğinde olduğu gibi.