Kaş yaparken göz çıkarmak...

'Çevre bilinci', neredeyse her sektör için uyum sağlanması zorunlu bir trend haline geldi. Yaydıkları karbondioksitle doğaya haddinden fazla zarar veren Formula 1 araçlarının bile yeşil sloganlar taşımaya başladığı düşünülürse, bu duyarlılığı taşımayan şirketlerin gelecekte, en azından imajlarıyla ilgili zorluklar yaşayacağı açık. Yurtdışında bu konuyla ilgili ciddi gelişmeler var. Örneğin alışveriş zinciri Tesco, mağazalarında satılan tüm ürünlerin üzerine (yaklaşık 70 bin çeşit!) bir 'karbon çizelgesi' koymayı amaçlıyor. Çizelgeler üzerinde ürünlerin üretimi ve dağıtımı aşamasında doğaya verdikleri zarara göre bir puanlama sistemi bulunacak. Bunlar Türkiye için şimdilik ütopik denebilecek kadar uzak girişimler. Yine de çabalayanlar yok değil. 'Çevreye duyarlı' markaların başını çekenlerin arasına geçtiğimiz hafta Vakko da katıldı. Gazetecilere yollanan küçük şişelerin içinde bulunan 'su'lar yaşamakta olduğumuz su sorununa dikkat çekiyordu. Hoş tasarımlı kutuların içinden çıkan prospektüsler ise, bilinçli su tüketimine yönlendirmek amaçlı maddelerden oluşuyordu. Yalnız Vakko'nun bu güzel düşünceyi hayata geçirirken atladığı çok önemli bir nokta vardı. Parmak boyundaki şişelerin onlarca kişiye dağıtımı sırasında kullanılan araçların havadaki karbondioksit oranına 'katkısı', herhalde akıllara gelmemişti!