Globalizasyon, Türkçe adıyla küreselleşme, hemen tüm ülkelerde özellikle genç kuşaktan muhaliflere göre, dünyanın en kötü şeyi. Aynı ekonomik sistemin, zenginleri daha zengin yapıp yoksulların halini düzeltmeye hiç yanaşmayan uluslararası birliği, nerdeyse insanlığa karşı komplosu. Ama gerçek öyle mi? Ya da yalnızca bu mu? Küreselleşme aslında eskiden yalnızca içe dönük olan, tek bir halkı ilgilendiren sorunların tüm dünyanın ilgisine sunulması da değil mi? Bakınız, çok güzel bir örnek geçen günlerde yaşandı. WMFDünya Anıtlar Fonu adlı bir kuruluş, tüm dünyada büyük tehlike altındaki eski eserleri saptadı. Türkiye'nin payına da beş tane düştü: İstanbul surları, Hasankeyf, Ankara'daki Çukur Han, Kapadokya'daki iki büyük kaya kilisesi. Ve giderayak içtenlikle söyleyeyim, bence gelmiş geçmiş en iyi Kültür Bakanlarından biri olan Atilla Koç hemen ilgilendi, "Ben bunların hepsinden önce farkındayım, lakin biz de çalışıyoruz," dedi ve kurtarma projelerini açıkladı. İşte küreselleşmenin olumlu bir cephesi. Hatırlayınız: Afganistan'da fanatik Talibanlara karşı savaş, ancak onlar artık tüm dünyanın ortak malı sayılan eski eserlere el uzattıklarında, o dev Buda heykellerini paramparça ettiklerinde başlatılmış değil miydi?
Bugünkü Tüm Yazıları
Globalizasyonun güzel yanları
Yayın tarihi: 22 Haziran 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/22/cm/haber,5E644B898BE849ECBE153D3B1813542D.html
Tüm hakları saklıdır.