Çevreye topyekûn verilen zarar yüzünden dünyamız hızla ısınmaya devam ettiğinden belki, son zamanlarda bakıyorum iş dünyasını hep
'çevre duyarlılığı' penceresinden izliyorum.
Geçen haftalarda önüme gelen bir zarftan çocukların vazgeçemediği minik sarı oyuncak ördek çıkınca mektubu dikkatle okudum.
53 milyar Euro'ya yaklaşan cirosuyla dünyanın lider kimya şirketi olarak bilinen
BASF'ın Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika CEO'su Dr. Gerhard W. Schwarz mektubunda,
'Bu minik ördeği güvenle bebeğinize verebilirsiniz' diyor ve kullandıkları plastik malzemenin
'her şeyi ağzına götüren' bebeklere hiç bir zararı olmadığını anlatıyordu.
Schwarz'la buluşmaya ve şirketin doğaya ve insana duyarlı ürünleri hakkında bilgi almaya karar verdim.
Kir tutmayan kumaş Birçoğumuz fark etmemiş olabilir ama bu kimya şirketinin bir çok buluşu, hayatlarımıza önemli dokunuşlar yapmış. En önemlisini de Afrikalı insanlara galiba. AIDS'ten sonra Afrika'da en fazla insanın ölümüne sebep olan sıtmaya karşı geliştirilen cibinlik mesela. Cibinlikler, sivrisinekleri öldürdüğünden, uyuyan insanlara yüzde 100 koruma sağlıyormuş. Bu ürüne öylesine büyük talep olmuş ki, şirket şu anda sadece Afrika ülkelerine mal yetiştirmekle uğraşıyormuş.
80 günde çözünen çevreci plastik ise sanırım doğaya karşı duyarlı herkesi memnun edecek. Ne de olsa, doğaya karışması için bilmem kaç yüz yıl geçmesi gereken sıradan plastiklerin yanında, 80 gün içinde geri dönüşen bu plastik torbalar, stretch filmler ya da hızlı tüketilen gıda ambalajları çevre dostu olmanın en güzel örnekleri.
Bir de tabii kir tutmayan kumaşlar var. Farklı ve kaygan yüzeyiyle her zaman en kirli ortamda bile tertemiz bir görünüme sahip olan nilüfer çiçeğinden esinlenen BASF, özel bir kumaş geliştirmiş. Kendi kendini temizleyen, daha doğrusu bir türlü kirlenmeyen ve sık sık yıkanması gerekmeyen bu kumaşları kim istemez. Ya da bu kumaşları kullanarak doğaya nasıl büyük bir katkı yapacağımızın farkında mıyız acaba?
Alman CEO'dan öğrendiğime göre, sürekli yeni teknoloji geliştirmek için uğraşan ama bu arada tüm dikkatini çevre dostu olmaya veren BASF'in araştırmageliştirme bölümünde toplam 7 bin kişi çalışıyor ve yıllık cirosu 1.3 milyon Euro.
Gerhard Schwarz,
'100 metrekare bir ev ortalama 2 bin litre yakıtla ısınıyor. Oysa biz çeşitli izolasyon çözümleri getirdik ve 700 litreye 100 metrekareyi rahatlıkla ısıtabiliyor ve atmosferi de çok daha az kirletiyoruz" diyor.
100 m2 700 YTL ile ısınır! Peki böylesine arada fark varken ve Almanya'daki evlerin yüzde 80'i ısı yalıtımıyla korunmuşken, neden hala Türkiye'deki evlerin sadece yüzde 5'i bu özelliklere sahip? Araştırmayı IZODER yapmış. Türkiye'deki bütün evlere ısı yalıtımı yapılmış olsaymış, yılda
5 milyar Euro tasarruf sağlanırmış. Rakamın büyüklüğüne dikkatinizi çekerim. Ama işte belki başlangıç maliyetinin yüksek olması ve de yaptırım olmaması nedeniyle evlerin çoğu izolasyonsuz.
Sosyal sorumluluk projelerine de önderlik eden ve bu nedenle de en son
DAVOS'ta sosyal sorumluluk uygulamalarıyla
'En iyi şirket' sıralamasında birincilik unvanını kapan BASF son zamanlarda kafayı
ekoverimlilik konusuna takmış. Özetle diyorlar ki, siz cam şişenin pet şişeden daha çevre dostu olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çevreye toplam etkisine bakın. Üretim süreçlerini gözden geçirin ve sonra bir daha düşünün.
Sanmayın BASF'ın 20 yıl önceki imajının süper olduğuna. Büyük olasılık hiç iyi değildi. Kim bilir hiç çevreci de değildi. Ama belki de global ısınma sorunu giderek büyümeye başlayınca, onlar çevreci olmak konusunda bayrak yarışına girdiler. Şimdi sözünü ettiğim bu kimya şirketi aynı zamanda yediğimiz patatesten enerji elde ederek hepimizi şaşırtıyor.
Çevre duyarlılığı konusunda dilerim tüm şirketler bir biriyle yarışır.
Yayın tarihi: 20 Haziran 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/20//haber,6DDE55E5751641E0AF73DE6913A3081F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.