kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Nisan 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
REFİK DURBAŞ

Sarışın Bir Kurt'un resimli tarihi

Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a göre Mustafa Kemal, üzerinde keten geceliğiyle bir divanda oturur ve kahvesi ile sigarasını içtikten sonra gazeteleri okuyarak güne başlar. Günde yaklaşık 15 fincan kahve ve üç paket sigara içer. Her gün banyo yapar. Giyimine özen gösterir. İstanbul'da bir Rum terzisi ile bir ayakkabıcısı vardır. İç çamaşırları Fransa'da, Çin ipeğinden yapılmıştır. Sami Ginsberg adındaki Yahudi dişçisi, daha önceleri Osmanlı hanedanının dişlerine de bakmıştır. Mustafa Kemal ile Samsun'a çıkan 18 kişiden biri olan, Cumhuriyet'in ilk yıllarında büyükelçilik görevleri yanında, ölümüne kadar yanından ayrılmayan Hüsrev Gerede de Anılar'ında Atatürk'ün fiziksel durumu ile biçim ve dış görünüşünü şöyle anlatır: "Sağlam bir ana ve babanın çocuğu. Yaşamını at üstünde ve manevralarda, savaş meydanlarında sportif olarak geçirmiş bir erkek. Dinç ve yozlaşmamış bir bünye. Uzun boylu görünürdü. Asker üniforması ne denli yakışırsa, o ölçüde sivil giysileri de güzeldi. Özenle giyinmesini bilir, altın saçlarını arkaya tarardı. Gladston gibi balta, Büyük Petro gibi keser tutmamış olan ufak, beyaz elleri, temiz tırnakları vardı. Geniş omuzları, içe işleyen ateşli, mavi, şehla gözleri, tatlı bakışları, düzenli çelik yüzü, ince dudaklı gazel ağzı, zarif yürüyüşü, soylu davranışları ile yüce Türk ulusunun tarihsel, uygar, centilmen kişiliğini simgeliyordu." Falih Rıfkı Atay da Çankaya kitabında şöyle der: "Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü! İnanışlarına öylecesine bağlıydılar." Fahri Özdemir'in yurt içinde ve dışında 30 yılı aşan uğraşlar sonunda Atatürk'ün binlerce fotoğrafını içeren koleksiyonundan oluşan 'Sarışın Bir Kurt' sergisi, geçen günlerde İstanbul metrosunun Taksim ayağında açılmış, gördüğü büyük ilgi nedeniyle de süresi uzatılmıştı. Günlerdir bir 'nehir roman' ya da bir 'destan şiir' okur gibi Kırmızı Yayınları'nca hazırlanıp İstanbul Büyükşehir Belediyesi yayını olarak çıkan Sarışın Bir Kurt başlıklı albüm-kitabın sayfalarına bakıyorum. Bir başka deyişle Nâzım Hikmet'in 'sarışın bir kurt' olarak tanımladığı Atatürk'ün yukarıda özetlemeye çalıştığım 'özel' yaşamını, fotoğrafların ışıltısında okumaya çalışıyorum. Çünkü o fotoğraflar, bildiğimiz Atatürk'ün dışında O'nun 'özel' yaşamının bir göstergesi. Fotoğraflar, savaşın ve ulusun önderi Atatürk'ten çok, 'insan' yönünü yansıtıyor. Halkın arasında, çocukların yanında, motosiklette, balolarda, denizde yüzerken, kürek çekerken, keyifle kahvesini yudumlayıp sigarasını tüttürürken... Bir Sarışın Kurt, bu açıdan Atatürk'ün olduğu kadar, eseri Cumhuriyet'in de resimli bir tarihi... Albüm-kitabın başında yer alan Prof. Dr. Halil İnalcık'ın Cumhuriyet'in evrelerini, Hilafet'in kaldırılmasını, İslam dünyasıyla ilişkileri, çağdaşlaşma, devrimler ve Atatürk'ten sonra Atatürkçülük'ü anlattığı 'Atatürk ve Atatürkçülük' yazısı ise hem bu görsel şöleni hem de Cumhuriyet'in kurucusunu daha iyi anlamak için bir anahtar. Fahri Özdemir'in derlediği Kurtuluş Savaşı fotoğrafları da 'Bir Hürriyet Türküsü' başlığıyla sergileniyor. O sergiden bir fotoğraf, 1915 yılında Çanakkale Savaşı'nda 1. Tayyare Bölüğü'nden iki askeri gösteriyor. Bu, Kurtuluş Savaşı ve kurtuluşa giden yolda ne eza ve cefalar çekildiğinin bir göstergesi değil mi? Yalnız şu iki askerin bu fotoğraftaki duruşları dahi kaç romana konu olur, kaç hikayeye, hangi şiirin mısralarına sığar? Doğan Hızlan'ın da belirttiği gibi, "Fazla söze hacet yok, fotoğraflar her şeyi söylüyor..." Tarih, fotoğraflarda çünkü.