Hülya Avşar, "Kardeşler çok sevilir, Zehra da kardeşi Kaya'yı çok seviyor. Dört gündür onunla Antalya'da. Benden hiç bu kadar ayrı kalmamıştı," diyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
'Hayatımda gördüğüm en iyi baba Sadettin'
'Hayatımda gördüğüm en iyi baba Sadettin'
İLKNUR K. AKMAN
03.06.2007
Çoğu kişinin 'şımarık, kendini beğenmiş' diye nitelendirdiği Helin Avşar, kendisine yapılan bu yakıştırmalardan bir şarkı yarışması sayesinde kurtuldu. Herkes o ürkek, heyecanlı ve gerçekten bir şeyler başarmaya kararlı kızı alkışladı. "Helin çok hassastır, üzülür diye çok çekindim," diyen Hülya Avşar'ı yarışma sonrasında kardeşiyle bir araya getirdik. Ünlü yıldız, kız kardeşi ve kendisine ilişkin ilginç itiraflarda bulunurken, özel hayatı ve Sadettin Saran'la ilgili sorularımızı da yanıtladı..
- Tamamen farklı iki karaktersiniz. Kardeşiniz ne kadar heyecanlı, ürkek ve çekingense, siz tam tersi o kadar dışa dönük, cesur ve sözünü sakınmayan birisiniz. Bu yalnızca farklı kişilik yapısı mı, yoksa farklı yetiştirilme tarzı mı?
- Hülya Avşar: Helin'in büyürken bizden aldığı terbiye çok farklı. Aramızda 14-15 yaş fark var, dolayısıyla o hem benim hem de annemin 'terbiye' baskısını hissetti üzerinde. Helin o yüzden asla büyüklerine karşı cevap veremez, reyting uğruna bayağılaşamaz. Bunların geçici olduğunu, eğer cevap verirse bunun sonra damağında kötü bir tat bırakacağını bilir. Ama şunu da söyleyeyim, Helin sizin o yarışmada tanıdığınız kadar da uslu biri değil. Zaman zaman hâlâ içimden onu tartaklamak geliyor (gülüyor)... Evde dili daha uzun... Aslında çok cin fikirlidir, bazen bizim hiç düşünemediğimiz şeyleri düşünür.
- Helin Avşar: Ben yarışmada kimseye saygısızlık etmek istemedim. Karşılık verecek olsam ablamın dediği gibi, reytingim artardı belki ama yarışma bittikten sonraki imajım kötü olurdu. "Saygısız," diyecekti herkes benim için, ben bunu göze alamam.
- Diğer yarışmacıların size yaklaşımı nasıldı?
- Helin Avşar: İlk önce insanlar bana enteresan davranıyorlardı. Şımarık, kendini beğenmiş biri sanıyorlarmış beni, sonradan kendileri söyledi. "Tam tersi biriyle karşılaştık. Kimseyi kıramayan, herkese bu kadar saygılı biri olduğunu beklemiyorduk. Seni tanıdığımıza çok sevindik," dediler.
- Hülya Avşar: Helin bana geldi dedi ki, "Abla şuna çok üzüldüm, insanlar beni ne kadar farklı tanımışlar? Şimdi ummadığım tepkilerle karşılaşıyor ve çok şaşırıyorum." "Çünkü şimdiye dek öyle lanse edildin de ondan," dedim. Bazı şeyler insana amaç değil, yalnızca araçtır hayatta. Bu yarışma da Helin için öyleydi. Yarışmada ne kadar başarılı olduğundan çok, gerçek kişiliğinin biraz ortaya çıkması önemliydi sadece.
- Sizin yarışma fikriyle ilgili ilk tepkiniz ne oldu? "Şimdi ne gerek var?" diye bir tereddüt yaşadınız mı?
- Hülya Avşar: Yaşadım tabii çünkü Helin'in şarkı söylediğini ben bugüne kadar hiç duymamıştım. "Sen çok hassasın, elenirsen üzülebilirsin. Bunları göze alıyorsan katıl," dedim. "Yok niye üzüleyim ki.." dedi. Ama inanın ben yarışma bitene kadar mahvoldum. Bitince de derin bir "Ohh" çektim. Son iki hafta elendiğini görmemek için seyretmedim yarışmayı. Çünkü o yarışmanın heyecanına kaptırıyor herkes kendini. Helin'in yüzünü göremiyordum doğru dürüst. Deli gibi çalışıyor, üzülüyordu. "Ya Helinciğim, bu kadar ciddiye alma, rahatla," diyordum ama etkili olmadı.
- Helin Avşar: Ben okuldayken de çok çalışkandım, deli gibi ders çalışırdım.
- Hülya Avşar: Ders dedin mi, çok başarılı ama fazla el bebek gül bebek büyümüş olmanın verdiği dezavantajlar da var Helin'de.
'BARDA ŞARKI SÖYLEYEMEZ'
- Nedir bu dezavantajlar?
- Hülya Avşar: Helin nasıl para kazanıldığını bilmiyor daha. Türkiye'de bu şartlar altında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu da. Çünkü henüz herhangi bir sorumluluk almış değil, ailesine bakmak gibi bir yükümlülüğü yok. Benim en büyük hatam, o zorluk çekmesin diye, hemen hemen her istediğini yapmış olmam. Ama Helin sayesinde şimdi Zehra'yı doğru büyütüyorum. Zehra'nın iki kışlık, iki de yazlık ayakkabısı vardır. Öyle abuk subuk 100 tane ayakkabısı, elbisesi yoktur, ama Helin öyle büyüdü. O konuda da ben kendi cehaletime veriyorum her şeyi. Bugün birçok çocuk çok erken yaşta doyuma ulaşmanın sıkıntısını çekiyor. Anne babaya sırtını dayamakla olmuyor.
- Siz her istediğinize sahip olmanın bir dezavantaj olduğunda hemfikir misiniz ablanızla?
- Helin Avşar: Ben o kadar fazla dezavantajını görmüyorum. Evet, her istediğim alındı belki ama sindirerek büyüdüm her şeyi ben, şımarık büyütülmedim. Arsız bir insan da olmadım hiç, varsa vardır yoksa yoktur benim için. Yarın öbür gün kendi yağımla kavrulmam gerektiğinde, olanla yaşamasını da başabilirim bence.
- Hülya Avşar: Böyle diyor ama altında Mercedes'le de geziyor... Nasıl olacak bilmiyorum ama demek ki ona göre oluyor...
- Helin Avşar: Ben azimliyimdir, nasıl gerekirse öyle yaşayabilirim.
- Hülya Avşar: Helin şu anda da kendi yağıyla kavrulduğunu düşünüyor. Bana pek yanaşamıyor gerçi ama ben annemden şüpheleniyorum...
- Şimdi yeni bir albüm yapacak sanırım Helin... Onu destekliyor musunuz, sizce umut var mı sesinde?
- Hülya Avşar: Umut var mı, diye bir şey yok. Çünkü Türkiye'de artık herkes şarkı söylüyor biliyorsunuz. Teknik imkânlar herkesi şarkıcı yapıyor. Çok çalışırsa yapabilir.
- Albüm çıkarmayı neden bu kadar istiyorsunuz, daha önce ablanıza bakıp kendinizi onun yerinde hayal eder miydiniz?
- Helin Avşar: Bu bir single olacak olursa. Amacım şarkıcı olmak değil. Tutulur tutulmaz hiç önemli değil, kimse almazsa da ben kendim alırım. Hayatta bir kere denemek istiyorum böyle bir şeyi. Yoksa çıkıp orada burada şarkı söyleyecek de değilim sonrasında. Şarkı söylemeyi bu yarışmayla sevdim. Ablama daha önce bu konuda hiç özenmemiştim gerçekten.
- Hülya Avşar: Helin şu an bunu bir hobi olarak mı düşünüyor, yoksa iş olarak mı bilemem ama bir insanın istediği, sevdiği işi yapıp mutlu olması çok önemli. Bu anlamda onun her zaman arkasındayım. Ama bir barda veya gece kulübünde şarkı söylemeye kalkarsa, o zaman bunu engellemek için her şeyi yaparım.
- Neden bu kadar karşısınız buna?
- Hülya Avşar: Helin onu yapamaz çünkü o çok hassas. Şimdi benim gibi bu işi meslek edinmiş insanlar bile zorlanıyor, seyirci çok değişti çünkü. Halk konserlerine okumamış, 'cahil' diye tabir edilen çok insan geliyor belki ama onlar bile okumuş, 'aydın' insanlar kadar saygısız davranmıyor size. Düşünsenize çok özel bir gecede, üstelik para için falan da değil insanlarla bir şeyi paylaşmak için sahneye çıkıyorsunuz, kendini bilmez herifin biri şarkı söylerken eli cebinde önünüzde yürüyor. 'Herif' diyorum çünkü herif! Bu şartlarda Türkiye'de tiyatro ve sinema seyircisi için her şey yapılır, ama sahne seyircisi için asla. üyorum'
İLİŞKİLİ HABERLER
'Hayatımda gördüğüm en iyi baba Sadettin'
Yayın tarihi: 10 Haziran 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/10/pz/haber,54D23207B1144B979591A8EB7CDF8783.html
Tüm hakları saklıdır.