Domates deyip geçmeyin!..
Öyle bir ürün ki,
stratejik mi stratejik !.. Dile kolay, AB içinde bugüne kadar
yedi lider zirvesi görmüş! Sonunda AB bile
sebze değil, meyve olduğuna karar vermiş. Açıkçası 1990'lı yılların başında AB'deki devlet ve hükümet başkanları domates ile yatıp, domates ile kalkmış!..
Niye mi?
AB'nin en büyük domates üreticisi olan
İspanya ve Portekiz, aynı dönemde üyelik için uğraşırken, diğer iki büyük üretici
Fransa ve
İtalya'nın tavrını en büyük ithalatçı olan İngiltere belirlemiş.
Çünkü o yıllarda AB içinde domates sebze olarak tanımlanıyor. AB ise meyveye daha fazla teşvik veriyor.
Eğer domatesi sebze olarak kabul etmeye devam ederse büyük domates üreticisi Portekiz zora girecek. İhracatı duracak. Binlerce üretici işsiz kalacak.
O yüzden Portekiz hükümeti bastırdıkça bastırmış. Domatesi sebze yerine meyve diye kabul ettirmiş.
Gelin görün ki, bu karar Portekiz'e yetmemiş! Vakit geçirmeden,
"Küp domates, salça mı, yoksa marmelat mı?" tartışmasını açmış.
Bu tartışma da
iki liderler zirvesi görmüş. Sonunda küp domates,
"marmelat" olmuş.
Diyeceksiniz ki,
"Yahu, sağda ittifak olmadı, partiler vekilleri küstürdü. Irak tartışılıyor, onca sorun varken oturup domatesin nimetini mi tartışıyorsun, olacak iş mi?" Haklısınız!..
Çünkü çılgın Türkler süslü konuşuyor. Büyük laflar ediyor! Ama planlama yapamıyor. Kitleleri ilgilendiren sorunları göremiyor. Bu nedenle de dünya liginde sınıf atlayamıyor.
Oysa dünyanın en büyük pirinç üreticisi Çin şimdi bahçemizde yetişen domatese gözünü dikti.
Çünkü Türkiye'nin en büyük salça üreticileri artık Çin'den aldıkları domatesleri Çin'deki fabrikalarda salça yaptırıp ihraç ediyor.
Çin'de üret!
Çin'den sevk et!
Mao'nun çocukları zenginleşiyor.
Türk köylüsü iyice yoksullaşıyor. Geçen yıl Türk şirketleri Çin'de yaptırdıkları salçayı
ton başına 600 dolara sattı. Bu yıl ise 850 dolara tam kapasite çalışmışlar.
Türk köylüsünün domatesinden yaptıkları salçanın tonu ise
900-1000 dolara dünya piyasalarına sunuldu.
Mübarek TV değil, pantolon değil. Bursa'nın, Çanakkale'nin, Tokat'ın, Manisa'nın domatesi!
Daha ne olsun!..
Başta Oyak'a bağlı Tukaş, Koç Holding'e bağlı Tat Konserve olmak üzere Tamek, Merko ve diğer üreticiler acaba konuyla ilgili ne yapıyor?
Görünen o ki, Tukaş Çin'in yolunu tutmuş: "
Rusya'ya
Türki Cumhuriyetler'e,
Ortadoğu'ya salça satmamız için rekabet etmemiz gerekiyor. Oysa Çin ile baş edemiyoruz. Fiyat tutturmak için Çin yolunu seçtik. Fiyat avantajı yaratıp var olan pazarları kaybetmememiz lazım."
Ne diyelim!
Dünyanın
beşinci büyük domates üreticisi Türkiye, üretim planlaması yapamıyorsa, çiftçiye
ucuz gübre ve
mazot desteği veremiyorsa, yapılacak bir şey yok.
Gittiğimiz yolun adı küreselleşme.
Küresel köy,
"Ne vatan, ne millet!" diyor! AB yolculuğunda yaş sebze ve meyvede avantajlı olan Türkiye, kazanımlarını birer birer kaybediyor.
Hatırlatalım.
Türkiye'de her yıl
200 bin hektar domates ekiliyor. 2005 yılında
10 milyon ton, 2006'da ise
9.5 milyon ton civarında domates üretilmiş.
Peki, Türk üreticisinin domatesi bundan böyle denize mi dökülecek?
Yayın tarihi: 5 Haziran 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/05//okur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.