Özgürlük herkes için.. ŞİMDİ!

Pazar günü Ahmet Hakan'ın 'Namazın dostu düşmanı' adını taşıyan ve çocuğunun okulda dini telkine uğramasını, gizli gizli namaz kılmasını istemeyen babanın, tam tersini isteyen baba kadar bunu istemeye ve yapmaya hakkı olduğunu anlatan yazısı çok çarpıcıydı. Bu yazısını da bir soru ile bitirmiş: "Neden adamın haklarına sahip çıkacağınıza, adamı 'namaz düşmanı' diye yaftalıyorsunuz? Yoksa... 'Herkes dilediği gibi inanır ve yaşar' derken yalan mı söylüyordunuz?" İşte bu soru gerçekten çok önemli. Ve her alanda geçerli. Sonra Sabah gazetesinde bir haber gördüm. İstanbul Valiliği, Eşcinsel Derneği Lambda'nın kapatılma talebini savcılığın reddetmesi üzerine Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurmuş. Ve mahkeme konuyla ilgili olarak: "Hiçbir özgürlüğün sınırsız olamayacağı, başka ülkede bulunan her şeyin ülkemiz açısından da kesinlikle doğru olduğu sonucuna varılamayacağı ve bu kararların uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil edip etmeyeceğine hakim karar versin" demiş. Yani biz toplum hayatımızda kiminle barış içinde yaşayacağımıza, yabancı sözleşmelerle mi karar vereceğiz? Eşcinseller teröre mi bulaşmış? Gençlik kolları mı kurmuş? Yoksa Cumhuriyet sonrası mı ortaya çıkmış? Tacize uğrayan, horlanan, sosyal hayatın dışına itilmeye çalışılan bu insanlar neden 'Dilediği ve inandığı gibi yaşama haklarını, hakimler ve uluslararası sözleşmelerin vicdanında arıyorlar? Peki derneklerini kapatırsak bir sonraki adım nedir?