Siyasetteki son gelişmeler bir hususu iyice netleştirdi . 22 Temmuz seçimlerinde
AK Parti ve
CHP iktidar için yarışacak . MHP ise seçimlere sürpriz bir şekilde ağırlığını koyabilecek durumda gözüküyor.
AK Parti'nin iktidar partisi olarak güçlü bir kitlesel desteği olduğu esasen kabul edilen bir olgu. MHP'nin de Türkiye'nin belli realitelerine dayanan ve ona hitap eden güçlü bir zemini olduğu bir sır değil. Ancak kısa bir süre öncesine kadar öncelikle medyada olmak üzere bazı kanaat önderlerinin yok saydığı, eleştiri üstüne eleştiri yağdırdığı
Deniz Baykal liderliğindeki CHP, nasıl oldu da bu seçimde iktidar adaylarından biri haline geldi? Ya söz konusu medya mensupları ve kanaat önderleri Türkiye realitelerinden kopuk analizler yapıyordu ya da
Deniz Baykal ve CHP son dönemde herkesi şaşırtan siyasal bir performans gösteriyordu .
Yeniden eski kimliğini buldu CHP geçmişin aşırı sol akımlarından gelen grupların, etnikçi ve mezhepçi yapılanmaların etki ve mücadele alanı haline gelmişti.
Deniz Baykal, her türlü eleştiri ve riski göğüsleyerek partiyi bir taraftan sosyal demokrat ilkelere oturtmaya çalışırken diğer taraftan CHP'yi tarihsel kimliğine yeniden oturtmak için büyük mücadele verdi . Türk toplumunun tarihi bir eşikten geçtiğini tespit eden
Baykal, CHP'ye tarihsel kimliğine yaraşır bir şekilde ulusal kimlik ve duyarlılıkların öne çıktığı kimliği yeniden kazandırdı. Gerek terör ve bölücülük meselesinde gerekse Türk toplumunu çağdışı ortaçağ anlayışlarına geri götürmek isteyen eğilimlere karşı ulusal birlik, bütünlük ve çağdaş laik cumhuriyet ilkelerini kararlılıkla savundu. Bu parti içinde yoğun bir yeniden yapılanma anlamına geliyordu aynı zamanda. Baykal bunları cesaretle göğüsledi. Diğer taraftan dış politik meselelerde
Baykal, Türkiye'nin karşılaştığı gerek kronik ve gerekse güncel meselelerinde ulus devlet anlayışını ve ulusal çıkar yaklaşımını etkili bir şekilde gündeme taşımaya başladı . Bazıları bunu 'CHP milliyetçileşiyor, sağcılaşıyor' diye eleştirse de Baykal bunlara kulak asmadı. Bu aslında devleti kuran CHP'nin tarihsel özüne ve ülkenin bugün karşı karşıya kaldığı meselelere denk düşen sorumlu bir yaklaşımdı. Kitlelerde de karşılığını buluyordu.
Ne var ki kitlelerden kopuk medya mensupları ve kanaat önderleri bu gelişmeleri okumakta yetersiz kaldı. İnançlara saygılı Baykal Baykal, laiklik ilkesini savunurken inançlı kitleleri ve halkın kültürel değerlerini asla aşağlamadı . Küçümsemedi, tam aksine inançlara saygılı bir sol ve laik anlayışı partide hakim kılmaya da özen gösterdi. Bu davranışı ile kendisi dışındaki soldan zaman zaman eleştiriler de aldı. Özellikle AK Partililer Baykal ve CHP'yi demokrasi dışı yönelimlerle suçlarken insaf sahibi olmalıdır.
Başbakan Erdoğan'ın siyasi yasaklarının kalkmasında AK Parti'nin demokrasinin bir gereği olarak kazandığı partinin hükümetini meşru bir şekilde kurmasında ve meşru bir şekilde faaliyetine devam etmesinde Baykal'ın demokratik ve uygar rolünü hatırlasalar yerinde olacaktır. Kısacası, Baykal bugün partisini seçimin kuvvetli iktidar adayı yapabilmişse bunu tesadüflere değil, partisinin tarihsel özüne uygun ve ülke gerçeklerini gözönüne alan ilkeli ve kararlı bir politika izlemesi sayesinde sağlamıştır.
Yayın tarihi: 4 Haziran 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/04//haber,899277AC3F764C2A9F22141C6DD7C521.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.