Cercis Murat Konağı yerli yabancı pek çok turist ağırlıyor.
Mardin'in lezzet konağı
Mardin mutfak kültürünün başarılı temsilcisi Cercis Murat Konağı, yerli ve yabancı turistlerin bildiği bir mekân. Soğanlı yoğurt çorbası, kimyonlu nohut köftesi, Süryani usulü içli köfte, mahlepli patlıcanlı pilav gibi pek çok yöresel lezzeti bir arada tatmak mümkün..
Bu hafta sizi İstanbul'dan uzaklara, Mardin'e götürmek istiyorum. Bu bölgede yediğim en iyi yemekleri yapan, Mardin'in en iyi lokantası, Cercis Murat Konağı'nı size tanıtacağım. Kuşkusuz İstanbul'un lüks mekânlarıyla boy ölçüşen bir restoran değil, yerel mutfağı mükemmel biçimde mönülerine yansıtan, tarihi bir konakta hizmet veren otantik bir yer burası. Üstelik koskoca kentte içki bulunduran iki mekândan biri. Son zamanlarda meydanlarda gördüğümüz, Türkiye'nin aydınlık yüzünü yansıtan genç ve dinamik Cumhuriyet kadınlarından, Ebru Baybara Demir tarafından işletiliyor. Cercis Murat Konağı kentin ana caddesi üzerinde, 1888 yılında yapılmış yerel mimarinin güzel örneklerinden bir taş konak içinde yer alıyor.Yazın teraslar da devreye girdiğinde 400 kişiyi ağırlayabilecek kapasiteye sahip ve yedi yıldır hizmet veriyor. Türk, Arap, Süryani ve Kürtlerin birlikte barış içinde yaşadıkları bu kentin mutfak kültürünün başarılı temsilcisi Cercis Murat Konağı'nın terasına oturduğunuzda, Mezopotamya Ovası ayaklarınızın altında yemyeşil bir deniz gibi uzanıyor. Burayı yerli ve yabancı turist grupları çoktan keşfetmiş. Ancak restoran 'turistik' yemek sunmuyor. Peynir, kaymak, nar ekşisi, kurutulmuş domates, kapari gibi malzemeleri kendileri üretiyorlar. Et ise çevredeki sürülerden canlı olarak seçilip işleniyor.
BİR ŞÖLEN YEMEĞİ
Yemek öncesinde restoranın özel olarak yaptırdığı mahlepli Süryani şarabını tattık. Doğrusu pek beğendiğimi söyleyemem. Ama yemekte Doluca'nın DLC serisi ya da rakı çeşitleri arasından tercih yapmak mümkün. Yemeğe 'soğanlı yoğurt çorbası' ile başladık. Ardından ortaya humus, patlıcan salatası, tahinli patlıcan, muhammara, nar ekşisi ile terbiye edilmiş kurutulmuş domates salatası, ince kıyılmış domates ve nar ekşisi ile hazırlanmış kekik salatası getirildi. Az sonra sıcak su dolu bir kap içinde tuzunu atmış taze yöre peyniri ile yoğurda banılarak yenen, kimyonlu nohut köftesi de servis edildi. Biliyorsunuz, frik, olgunlaşmamış, sapları yakılarak kurutulmuş, ardından dövülerek ufaltılmış bir tür bulgur. Püre haline getirilmiş, bol nane ile hazırlanmış 'frik mezesi' de getirildi; yoğun füme aromalarıyla son derece ilginç bir mezeydi. Arada 'ırok' denen kızarmış içli köfte ile 'ikbeybet' denen haşlanmışı ve 'kitel raha' denen elde geniş olarak açılmış Süryani içli köftesi servis edildi. Ardından ana yemeklere geçtik. Önce sofraya tarçınlı, mahlepli, patlıcanlı pilav getirildi. Yayvan bir bakır tencereye sırasıyla kuşbaşı kuzu eti, soğan, nohut, patlıcan ve pirinç kat kat yayıldıktan ve mahlep, tarçın, yenibahar ve tuzla lezzetlendirilip pilav gibi pişirilmiş, tepsiye ters çevrildikten sonra tabaklara servis yapılmıştı. Gözü de, damağı da okşayan bir şölen yemeğiydi. Bol kapari, domates ve nar ekşisiyle yapılmış salatasıyla kaburga içinde sarımsaklı yaprak sarması ve 'alluciye' olarak anılan ekşili erik yahnisi de ısmarladık. Kuşkusuz bitiremedim ama bu çok özel iki yemeği tatmış olmaktan çok mutlu oldum. Etle birlikte mayhoş meyvelerin bol kullanıldığı Mardin mutfağının bu iki spesiyalitesinden ekşili erik yahnisi, tahmin edilebileceği gibi küçük can erikler, saplarıyla birlikte bol maydanoz, sakız kabağı ve yeşil soğan ile pişirilmişti. Oldukça mayhoş tadı, etin ağırlığını yok ediyor, göze de çok hoş görünüyordü. Yemeği bastırsın diye küçük bir bardak zencefilli limonata, ardından portakal kabuğu reçeli ile pişirilmiş irmik helvası ikram edildi. Biz Türk kahvesi, kakuleli kahve ve Arap kahvesi mırra arasından seçim yaparken, yörenin 'hayat çöreği' kiliçe de ikram edildi. Âdet olduğu üzere hepimiz birer parça koparıp aldık. İster yerli, isten yabancı olsun, bir yöreye gelen turistler, öncelikle o bölgenin yerel yemeklerini en iyi şekilde yapıp sunan restoranlar arar ve ne yazık ki çoğu kez de bu aradıklarını bulamazlar. Mardin'deki Cercis Murat Konağı ülkemizde ender rastlanan olumlu örneklerden. Sadece burada yemek yemek için bile Mardin'e gitmeye değer.
Yayın tarihi: 2 Haziran 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/02/ct/haber,7C89C0F7D4DD4718BBE940A0E50B2719.html
Tüm hakları saklıdır.