Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, olası sınır ötesi operasyonla ilgili açıklamalarda bulundu. Büyükanıt, "Hükümete gerekeni 12 Nisan'da sözlü olarak açıkladım. Hükümete yazılı talep veremem" dedi.
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, "Bize insan hakları dersi veren ülkeler terörü destekliyor. Teröre karşı eksiksiz küresel işbirliği istiyoruz" diye konuştu. Büyükanıt, "Müttefiklerimiz arasında terörü destekleyenler var. Bize insan hakları dersi veren ülkeler teröre destekliyor" dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kuzey Irak'a operasyon konusunda bir ihtiyaç bulunduğunu daha önce ifade ettiğini belirterek, bunun için politik hedeflerin ortaya konması gerektiğini, bu hedefler ortaya konduktan sonra gerekli planlamanın yapılabileceğini bildirdi.
Orgeneral Büyükanıt, ''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler''
konulu sempozyumda yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarıyla sohbet etti.
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Orgeneral Büyükanıt, Kuzey
Irak'a yönelik askeri bir operasyon ihtimaline ilişkin bir soru üzerine, ''Her
askeri harekatın politik amacı olur. Politik amaca askeri vasıtalarla ulaşılır.
Askeri, politik direktif verilir, asker oturur o hedefi nasıl elde edeceğini, ne kadar kuvvetle elde edeceğini hesaplar'' dedi.
12 NİSAN'DA BİR İHTİYAÇ OLDUĞUNU ORTAYA KOYDUK
Orgeneral Büyükanıt, ''bu konuda yazılı bir talebi olup olmayacağına''
ilişkin soruyu, ''Yazılı bir talep vermem. Ne talep edeceğiz biz? 12 Nisan'da biz ihtiyaç olduğunu ortaya koyduk. İhtiyaç belirledik. Böyle bir şeye ihtiyaç var. Bu planlamanın politik makamlara yönelmesi için o politik hedeflerin belirlenmesi lazım. O politik hedefler ortaya konduktan sonra biz gerekli planlamayı yaparız'' diye yanıtladı.
''Sözlü olarak da söylediniz mi?'' sorusu üzerine de Orgeneral Büyükanıt,
''Bu, zaten bilinen bir şey'' cevabını verdi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Başbakan Erdoğan 'talep olursa görüşürüz' dedi. O açıklamadan sonra herhangi bir temasınız oldu mu?'' sorusuna karşılık, ''Hayır. O açıklamadan sonra bir temas olmadı. Bakın bunlar çok ciddi işler. Böyle karşılıklı ifadelerle olacak şeyler değil. Devletin usullerine göre yapılır'' dedi.
Orgeneral Büyükanıt, bir başka soru üzerine de, Kuzey Irak'ta sadece PKK varlığının bulunmadığını, Barzani'nin de söz konusu olduğunu kaydederek, ''12 Nisan'da biz hem Türkiye'ye, hem dünyaya söyledik. Biz asker olarak hazırız. Hedefleri politik makamlar belirleyecek. İçeri girip sadece PKK ile mi mücadele edeceğiz, yoksa Barzani ile de bir şeyler yapacak mıyız? Hedef ne olacak? Bunlar sözlü olmaz. Benim önüme yazılı talimat gelmesi lazım'' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''40 yılı aşkın bir süredir devam eden soğuk savaş döneminin sona ermesiyle birlikte, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözünü doğrularcasına, her alanda önüne geçilmez bir şekilde esmeye başlayan değişim fırtınası, alışık olduğumuz, benimsediğimiz, politik, ekonomik ve güvenlik stratejilerini dayandırdığımız parametrelerin çoğunu sarsmaya hatta ortadan kaldırmaya yönelmiş durumdadır'' dedi.
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATESE) Başkanlığı
koordinatörlüğünde, Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanlığı tarafından, ''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler'' konulu uluslararası sempozyumu, Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'nde başladı.
Sempozyumun açılışında konuşan Orgeneral Büyükanıt, Türk Silahlı Kuvvetleri Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAREM) tarafından düzenlenen sempozyuma, yerli ve yabancı 55 ülkeden 800 katılımcıyla, akademisyen ve uzmanlardan oluşan 15 konuşmacının katıldığını söyledi.
Orgeneral Büyükanıt, tüm katılımcıların günümüzde gerçekten çok tartışılan ''güvenlik'' kavramının yeni boyutlarını tartışmak için buraya geldiklerini dile getirdi. Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:
''Sözlerimin başında bir inancımı ifade etmekte yarar mütala etmekteyim.
Doğru istikametler, ancak bilimsel yaklaşımların sonucunda görülebilmektedir. Büyük önder Atatürk'ün dediği gibi, 'Hayatta en hakiki mürşit, yol gösterici ilimdir'. Bilimsel yaklaşım bizim için her zaman bir ışık olmuştur. Bu ışığın önümüzü aydınlatması ancak günümüzde geçerliliği olan doğru yöntemin veya yöntemlerin kullanılmasıyla mümkündür.''
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, soğuk savaş döneminin sona ermesine dikkat
çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''40 yılı aşkın bir süredir devam eden soğuk savaş döneminin sona ermesiyle birlikte, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözünü doğrularcasına her alanda önüne geçilmez bir şekilde esmeye başlayan değişim fırtınası, alışık olduğumuz, benimsediğimiz, politik, ekonomik ve güvenlik stratejilerini dayandırdığımız parametrelerin çoğunu sarsmaya hatta ortadan kaldırmaya yönelmiş durumdadır. Eski alışkanlıklarımız ve algılamalarımız, güvenlik bağlamındaki değişimlerin paradigma kaymaları olduğu gibi yavaş ve küçük aralıklarla ortayla çıktığı
yönündeydi.''
İkinci Dünya Savaşı sonundan Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği'nin
dağılmasına kadar geçen süreye işaret eden Orgeneral Büyükanıt, bu dönemin, nükleer tehdide dayalı bir dehşet dengesi dönemi olduğunu da anımsattı.
Orgeneral Büyükanıt, soğuk savaşın sona ermesinden bugüne kadar geçen yaklaşık 17 yıl ve 11 Eylülden bugüne kadar geçen sadece 6 yılda meydana gelen değişim ve olaylara bakıldığında, dönemlik anlayış bağlamında gerçekleşen değişim aralıklarının nasıl daraldığını görmenin de mümkün olduğunu söyledi.
Orgeneral Büyükanıt, ''Bu sempozyumun konusu güvenliğin yeni boyutlarıdır. Bu konuyu özellikle seçtik. Gerçekten yaşadığımız dönemde güvenlik kavramı çok değişmiştir. Bu değişim çok büyük bir hızla gerçekleşmiştir'' dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, uluslararası güvenlik ortamının son derece değişken ve öngörüleri zorlaştıran bir hal aldığını bildirdi.
Orgeneral Büyükanıt, genç bir subay olarak soğuk savaş döneminde Belçika'da NATO karargahında görev yaptığını hatırlatarak, o dönemde her şeyin çok sade olduğunu, bir NATO ve karşısında da Varşova Paktı'nın var olduğunu ifade etti.
Orgeneral Büyükanıt, o dönemde tehdit algılamaları ve buna karşı NATO'nun planlamalarının çok kolay olduğunu belirterek, daha sonra general rütbesinde bir NATO karargahında görev aldığında Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği'nin dağıldığını, bu dönemin NATO için ''şaşkınlık dönemi'' olduğunu vurguladı.
Söz konusu dönemde NATO Güney Avrupa Komutanlığı'nın İstihbarat Başkanı olduğunu anımsatan Orgeneral Büyükanıt, bu dönemde NATO'nun kendisine karşı bir tehdit aramaya başladığını belirtti.
Orgeneral Büyükanıt, ''Bu süreç 11 Eylül 2001'e kadar devam etti. İkiz
kuleler saldırısı ile yeni bir dönem başladı ve güvenlik anlayışı tümüyle
değişti'' diye konuştu.
Büyükanıt, özellikle 1990'lı yıllarla birlikte, bilgi ve iletişim
teknolojisinin hızla yaygınlaşmasıyla dünyada mal, hizmet, sermaye ve fikir hareketlerinin serbest ve hızlı dolaşımı çerçevesinde, ülkelerin başta ekonomik, güvenlik ve kültür olmak üzere, çeşitli alanlarda birbirlerine daha bağımlı hale gelmeleri sonucunda bütün ülkelerin küresel sorunlar karşısında ortak değer yaklaşım ve tavırlar benimsenmeye adeta zorlandığını vurguladı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Uluslararası güvenlik
ortamı son derece değişken ve öngörüleri zorlaştıran bir hal almıştır. İşte bu değişim sürecini doğru algılayabilen toplumlar, algılamayan veya yanlış algılayan toplumlar, kendi geleceklerini olumlu veya olumsuz etkileyeceklerdir. Değişim sürecini zamanında algılayamayan toplumlar maalesef değişim sürecinin sonucunu seyretmekle yetineceklerdir'' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, günümüz tehditleriyle mücadelede klasik yapılanma ve anlayışların geçerliliğini tamamen yitirdiğini belirterek, ''Anlaşıldığına göre yeni dönemde savaşan aktörler de değişti. Gelinen bu noktada acaba diyorum, soğuk savaş yerini karanlık savaşlara mı bıraktı?'' dedi.
Orgeneral Büyükanıt, ''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler'' konulu uluslararası sempozyumda yaptığı konuşmada, değişim sürecini zamanında algılayamayan toplumların, değişim sürecinin sonucunu seyretmekle yetineceğini söyledi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, günümüz tehditleriyle mücadelede klasik yapılanma ve anlayışların geçerliliğini
tamamen yitirdiğini belirterek, ''Anlaşıldığına göre yeni dönemde savaşan aktörler de değişti. Gelinen bu noktada acaba diyorum, soğuk savaş yerini karanlık savaşlara mı bıraktı?'' dedi.
Orgeneral Büyükanıt, ''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler'' konulu uluslararası sempozyumda yaptığı konuşmada, değişim sürecini zamanında algılayamayan toplumların, değişim sürecinin sonucunu seyretmekle yetineceğini söyledi.
Ülkelerin tehdit algılamalarının büyük önem taşıdığını, soğuk savaş döneminde sade olan tehdit algılamalarının günümüzde çok değiştiğini vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:
''Harp Akademileri'nde düzenlenen 'Küreselleşme ve Güvenlik' sempozyumunda ifade ettiğim gibi, yaşadığımız günlerde güvenliklerini ithal malı tehdit algılamalarına dayandıran ülkelerin, güvenliklerini tehdit altına atacakları da büyük bir gerçektir. Diğer önemli bir husus da, tehditler ve krizlerin yönetim krizleriyle ilgili olup, bu süreçlerin kolay yönetilebilmesi ile ilgili olarak kullanılabilecek yöntemlerdir. Halen bu konuda yüzlerce karar verme yöntemleri kullanılmaktadır. Fırsatlar, üstünlükler, tehditler ve zayıflıklar bunlardan birkaçıdır. Bugün risk ve tehditlerin yanlış algılanması ve bu hususun karar verme süreçlerini yanlış etkilemesi, sonuçları itibarıyla güvenlik anlayışına yeni boyutlar kazandırmıştır.''
''GÜVENLİK BAĞLAMINDA ÇİFTE STANDART UYGULANMAMALI''
Orgeneral Büyükanıt, soğuk savaş sonrasında içinde dünyanın en duyarlı bölgelerini oluşturan Balkanlar, Karadeniz ve Akdeniz havzaları, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu coğrafyasında son 10-15 gün içinde meydana gelen gelişmelerin, güvenlik ve tehdit algılamalarında geçmişe göre önemli değişimlere neden olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
''Güvenlik algılamalarında meydana gelen değişimin en önemli sebeplerinden birisi, tehdidin tek boyutlu, devletten devlete olma klasik konumundan çıkarak asimetrik ve çok boyutlu bir konuma ulaşmasıdır. Bu durum, günümüz tehditleriyle mücadelede klasik yapılanma ve anlayışların geçerliliğini tamamen yitirdiğine de işaret etmektedir. Genel tanı olarak bir güvenlik olgusundan bahsedebilmek için, tehdidin ve tehdide yönelik algılamaların ve tahlillerin doğru olarak tanımlanması önem kazanmaktadır.
Nedir tehdit? Alışık olduğumuz tanımıyla bir ülke ordusunun başka bir ülkeyi işgal etme olasılığı mıdır, yoksa bunu bugünün doğrularıyla yeniden tanımlamaya mı ihtiyaç vardır? 2003 yılında meydana gelen 14 savaş içinde küresel boyutta çatışan iki tarafın da devlet olduğu tek bir savaş meydana gelmiştir, o da Irak- Amerika Birleşik Devletleri savaşıdır. Bu durumdan anlaşıldığına göre, yeni dönemde savaşan aktörler de değişti. Gelinen bu noktada acaba diyorum, soğuk savaş yerini karanlık savaşlara mı bıraktı? Karanlık savaş kavramı içine o kadar çok aktör ve etken yerleştirilebilir ki, bu aktör ve etkenlerin incelenmesi doğaldır ki benim yaptığım bu açış konuşmasının sınırlarını aşar. Umarım ki, bu konu sempozyum sırasında tartışılabilir.''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, güvenliğin çok boyutlu bir kavram olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Bugün artık güvenliği, içinde sadece askeri değil, siyasi, hukuki, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik etmenlerin olduğu bir çerçevede tanımlamak gerekmektedir. Bunun yanında risk ve tehditlerin kaynağının, zamanının ve şeklinin önceden tayin edilmesinin soğuk savaş döneminin aksine imkansız bir hale geldiği yeni güvenlik ortamında mücadele alanı da bütün dünya olarak ortaya çıktı. Çünkü tehdidin ne şekilde ve ne zaman karşımıza çıkacağı belli değil.
Tehdit, ülkelerin gücü ve kabiliyetleri karşısında çok cılız gibi görünse de, sahip olduğu imkanlarıyla istediği yer, zaman ve şekilde, istediği etkiyi
yaratabilecek asimetrik güce sahiptir. Bugün bunları Afganistan'da, Irak'ta birçok yerde yaşıyoruz. Bu nedenle küresel mücadele ve işbirliğinin yürütülmesi de zorlaşmıştır. Vurgulanması gereken önemli husus, ülkelerin güvenlik bağlamında çifte standart uygulamamasının bir ön şart olması gerekmektedir.''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Terörizm ne kadar uluslararası hukuka aykırı bir sorun ise ayrılıkçı hareketlerin desteklenmesi, dışarıdan yapılacak etkilerle ülkenin egemenlik hakları hatta rejiminin değiştirilmesine çalışılması da, o kadar tehlikeli ve hukuka aykırıdır'' dedi.
''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler'' konulu uluslararası
sempozyumda konuşan Orgeneral Büyükanıt, daha önce askeri imkanlar ve ekonomik kapasite gibi parametreler vasıtasıyla bilinen risk kavramının, artık bilgiye ulaşabilme ve daha önemlisi bilgiyi kullanabilme yeteneğini kapsaması açısından dikkat çekici olduğunu söyledi.
Bunun nedeninin küreselleşme sürecinde insan faktörünün ön plana çıkması olduğunu dile getiren Orgeneral Büyükanıt, insan kaynaklarından azami ölçüde istifade edebilme imkan ve kabiliyetine sahip ülkelerin, diğer ülkelerin siyasi uygulamalarını, ekonomik politikalarını ve güvenlik stratejilerini etkiler duruma geldiklerini ifade etti.
Orgeneral Büyükanıt, güvenlik ortamının bu yeni yapısının, yeni tehdit
algılamalarını da şekillendirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
''Güvenliği tehdit eden hususların başında şüphesiz terör yer almaktadır. Bu nedenle konuşmamın bu bölümünde terörle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni güvenlik anlayışı içinde terör konusunda uluslararası alanda tanımlama açısından bir uzlaşı eksikliğinin yanında uygulamada da büyük farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu farklılıklar nedeniyle küresel boyutta etkin önlemlerin alınması bir hayli zorlaşmaktadır. Teröre kaynakları itibariyle baktığımızda müttefiklerimizin bir kısmının terörün tanımından sadece radikal din sömürüsünden kaynaklanan terörü kastettiklerini görüyoruz. Oysa terörün tek tanımı bu değildir.
Terör aynı zamanda ayrılıkçı milliyetçi akımlardan da beslenmektedir. Bu
kaynaktan beslenen terör de en az diğeri kadar küresel güvenliği tehdit eden boyutlardadır. Oysa bir kısım ülkeler tarafından bu tarz terör ülkelerin kendi iç sorunları olarak görülebilmektedir. Bu son derece tehlikeli bir yargıdır ve terörün önlenmesi konusunda başarının karşısındaki en önemli engellerden de birisidir. Etnik milliyetçiliğe dayalı terör öncelikle farklı bir kimlik tanımını kullanır, farklı kimliklerin kabullenmesi sonunda tanımlanan kimliğe siyasi bir amaç kazandırır, son aşamada ise bu siyasi amacı silah ile besler. Bu noktadan sonra etnik milliyetçiliğe dayalı terör artık her yerde can almaya başlar. Açıkça ifade etmek istiyorum, etnik yapı sosyolojik bir olgudur ve adırganmamaktadır, gayet normaldir. Ancak bu etnik yapı üzerine siyasi bir söylem yüklenirse, etnik yapı ırkçı bir yapıya dönüşür ve eğer bu etnik yapı emeline silah zoruyla ulaşmak isterse, etnik milliyetçilik terör örgütü haline gelir. Türkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu etnik milliyetçi faşist terör örgütü PKK, bu yapıdadır.''
BUGÜNÜN ÇÖZÜMLERİ
Orgeneral Büyükanıt, ülkelerin kendi sorunlarını ortadan kaldırmak amacıyla yarattıkları çözümlerin bir kısmının bir müddet sonra küresel bir sorun olarak ortaya çıktığını da vurgulayarak, ''Yani bugünün problemlerinin çoğu geçmişin çözümleridir. O halde bugünkü çözümlerde gelecekte yine sorun olarak karşımıza çıkabilecektir. Geçmişte sadece kendi çıkarları doğrultusunda çözümler üretmiş ülkeler, bugün bu yanlış çözümlerden kaynaklanan küresel sorunlarla baş etmek zorunda kalmıştır. Bunun çok örneği vardır'' dedi.
Sorunların çözümünde ülkeler arası diyalog ve işbirliği olmadan varılan
sonuçların gelecekte daha ciddi güvenlik sorunlarını ortaya çıkaracağını
vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:
''Bir ülkeyi zayıflatmak için kullanılan askeri seçenekler, artık zorunlu
görülmedikçe tercih edilmemektedir. Bazı güçsüz ülkeler, terörizm ve kitle imha silahlarının sağlayacağı caydırıcılıktan faydalanma yoluna gitmekte, bazı ülkeler ise ayrılıkçı hareketlerin desteklenmesi ve bilgi harekatının veya psikolojik harekatın kullanılması, ekonomik saldırı gibi asimetrik stratejileri ön plana çıkarmaktadır. Güvenliğin yeni boyutlarına bakarken gerçekçi olmamız gerekmektedir.Bir ülkenin diğer bir ülkeyi silah zoruyla işgal etmesi gibi bir yaklaşım artık çok tercih edilmemektedir. Daha ucuz, daha etkili karanlık savaş metotları, günümüzde çok daha fazla tercih edilmektedir. Daha önce ifade ettiğim gibi yaşadığımız dünya sıcak savaş, soğuk savaş gibi evrelerden karanlık savaş dönemine girmiş bulunmaktadır.
Karanlık savaş olarak isimlendirilebilecek dönemde ülkelerin üzerinde
ekonomik manipülasyonlar, mikro etnik kışkırtmalar, ülkelerin rejimlerini ve
düzenlerini yeniden tanımlamalar, ülkelere aşılanan renkli baş kaldırılar ve ülke isimlerinin önüne eklenmeye çalışılan akıl dışı sıfatlar karanlık savaş olarak isimlendirilmeye çalışılan yeni yaklaşımlar olarak da tanımlanabilir.''
TEHDİTLER
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bu stratejilerin güvenlik
açısından yeni tehdit yarattığının unutulmaması gerektiğine işaret ederek,şunları kaydetti:
''Terörizm ne kadar uluslararası hukuka aykırı bir sorun ise, ayrılıkçı
hareketlerin desteklenmesi, dışarıdan yapılacak etkilerle ülkenin egemenlik hakları hatta rejiminin değiştirilmesine çalışılması da o kadar tehlikeli ve hukuka aykırıdır. Bu kapsamdaki tehditleri iç tehditler, bölgesel tehditler ve küresel tehditler olarak 3 halkada ama tek tek değil, birlikte ele almamız gerekmektedir.''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye'nin çok haklı olan terörle mücadelesinde gereken uluslararası desteği
alamadığını dile getirdi.
Orgeneral Büyükanıt, terörizmin küresel niteliğinin, mücadelenin de küresel bir anlayışla yapılmasını gerektirdiğini bildirdi. Orgeneral Büyükanıt, bunun için ''barış ve güvenlik ya her yerde ya da hiçbir yerdedir'' anlayışının, uluslararası ortamda terörizmle mücadelenin ortak anlamı ve kavrama biçimi olması gerektiğini söyledi.
11 Eylül'de ABD'de gerçekleştirilen terörist saldırılardan sonra başta BM olmak üzere NATO, AB, AGİT gibi bir çok uluslararası kuruluşun terörle mücadeleye yönelik bir dizi karar aldığını ve terör örgütleri listeleri yayınladığını hatırlatan Orgeneral Büyükanıt, ancak bu kararların uygulanmasında ve uluslararası sözleşmelerin ülkelerin iç hukuklarına yansıtılmasında hala ciddi sıkıntılar bulunduğunu anlattı. Orgeneral Büyükanıt, bu sorunun terörle mücadelede çifte standart uygulayan ülkeleri yakından ilgilendirdiğini ve açıkça teröre destek vermek anlamını taşıdığını dile getirdi.
''Bugün açıkça ifade edeyim, müttefik olduğumuz ülkeler arasında PKK terörüne dolaylı ve doğrudan destek veren ülkeler de vardır ve bundan büyük üzüntü duymaktayız'' diyen Orgeneral Büyükanıt, sözlerine şöyle devam etti:
''Ben bu hususu birçok konuşmamda açıkça ifade ettim. Bu ifadeleri kullandığım zaman, içte ve dışta bazı çevreler, 'bu ifadeler terörle mücadeleye bir yarar sağlamıyor' şeklinde yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bazıları gerçeği görmezden gelmekte veya bunu bazı söylemlerle örtmeye çalışmaktadırlar.
PATLAYICILAR HERHALDE SÜPERMARKETTEN ALINMIYOR
Türkiye'de bir deyim vardır, 'Güneş Balçıkla Sıvanmaz'. Gerçekleri gördüğünüz zaman, onun gereğini yapmak lazım. Onu yok gibi kabul etmek, en büyük tehlikedir.Size somut örnek vereceğim. Türkiye'de teröristler çok teştili patlayıcılar kullanmaktadırlar. Türkiye'de kullanılan ve 'topuk koparan' olarak isimlendirilen mayınlar, her türlü cinayette kullanılan C4, A3, A4 ve benzeri gibi patlayıcılar, herhalde süpermarketlerden alınmıyor.''
TERÖRE DESTEK VERENLER
Orgeneral Büyükanıt, terör örgütünün sözcülüğünü ve propagandalarını yapan bir yayın organının müttefik bir ülkenin sınırları içinde faaliyet gösterdiğini ve terör örgütünün faaliyetlerinde aktif rol alarak yayın yaptığını vurgulayarak, ''Umarım, bu tür sözlerime politik tepki yerine, 'hayır doğru söylemiyorsunuz' diyebilmelidir. Ancak söyleyemezler'' dedi.
Orgeneral Büyükanıt, bunların yanında ülkelerin siyasi emellerini gerçekleştirmek için terörizmi desteklemelerini de terörizmi artıran nedenler arasında saymak gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Bu yaklaşımda olan ülkeler, terörizmle mücadelede çifte standart uygulayarak kendi ülkesi içerisinde terör eylemi gerçekleştirmeyen, fakat diğer bir ülkenin terörist olarak tanımladığı kişi ya da örgütlere göz yumabilmektedirler. Ayrıca terörizm, bazı ülkeler tarafından bir dış politika
unsuru olarak kullanılmaktadır. Bu ülkelerin destekledikleri ya da yarattıkları terörü, kontrol edemediği ve sonunda bumerang etkisiyle kendilerine de zarar verdiği, geçmişteki olaylarla sabittir.
Terörle mücadelede yaşadığımız acı deneyimin ışığında, güvenlik alanında bilgi paylaşımına, uluslararası işbirliğine ve dayanışmaya Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin hazır olduğunu her vesileyle ifade ettik, burada tekrarlıyorum. Türkiye'nin bütünlüğü, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olma özelliğini tehdit eden terörle mücadelede bizi asıl üzen husus, bu terörist hareketlerin bize karşı insan hakları dersi vermeye çalışan bazı ülkeler tarafından da desteklenmesi olmuştur. Bir hususu açıkça vurgulamam gerekiyor. Türkiye'nin çok haklı olan terörle mücadelesinde gereken uluslararası desteği alamadığı bir gerçektir. Gereken desteği bir tarafa koyuyorum, bazı dış kaynaklı kuruluşlar, üzüntüyle ifade edeyim, terörist hakları derneği haline dönüşmüş durumda. Böyle bir ortamda terörle mücadele nasıl bir ortak payda olur. Bu hususu dikkatlerine sunuyorum.''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, güvenlik konusunda bir diğer önemli tehdit kaynağının da yer altı ve yer üstü kaynaklarının kullanımıyla bunun paylaşımı sonunda yaratılan ekonomik dengesizlik olduğunu bildirdi.
Orgeneral Büyükanıt, ''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler''
konulu uluslararası sempozyumda yaptığı konuşmada, kaynaklar arası dengesizliğin güvenlik algılaması üzerindeki etkisi üzerinde durarak, ''Güvenlik konusunda bir diğer önemli tehdit kaynağı ise yar altı ve yer üstü kaynaklarının kullanımı ile bunun paylaşımı sonunda yaratılan ekonomik dengesizliktir'' dedi.
Sanayi devriminden itibaren hayati öneme sahip olarak algılanan yer altı
kaynaklarının ele geçirilmesi ya da kontrolü amacıyla sürekli güvenlik sorunları oluştuğunu ifade eden Orgeneral Büyükanıt, büyük savaşların hemen hemen hepsinin bu nedenle yaşandığını dile getirdi.
Orgeneral Büyükanıt, bugün bile bazı bölgelerde yer altı zenginliklerine
sahip ülkelerde iç savaş gibi ciddi güvenlik sorunlarının yaşanıyor olmasının, bu genel tabloya uygun düştüğüne işaret etti.
''Enerji, ekonomik ve ulusal güvenliğin'' birbirinden ayrılmaz kavramlar
olduğunu ve bu kavramların bir bütünsellik içerisinde değerlendirilmesi
gerektiğini vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, dünyada yeni bir enerji kaynağı keşfedilmediği sürece petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarının önemini korumaya devam edeceğini söyledi.
Orgeneral Büyükanıt, bu kapsamda enerji kaynaklarına sahip ülkeler ile bu
kaynağın ulaşım yollarını kontrol eden ülkelerin jeopolitik ve jeostratejik
önemlerinin süreceğine dikkat çekerek, ''Bu önem, hiçbir ülkeye başka bir ülke üzerinde baskı unsuru olarak kullanma hakkı vermemelidir. Ülkelerin enerji
politikaları başka ülkelerdeki güvenlik ihlallerine dayandırılmamalıdır.
Enerjinin bir siyasi araç olarak kullanılması bugün bile karşılaştığımız kolaycı bir çözümdür'' diye konuştu.
Türkiye'nin, enerji kaynaklarına sahip olan ülkelerin bu varlıklarını en
güvenli şekilde pazarlarına ulaşması konusunda katkı sağlamaya çalıştığını ifade eden Orgeneral Büyükanıt, bu amaçla enerji nakil hatlarının oluşturulması ile hem üretici ülkelerin kendi kaynaklarını pazarlama imkanına kavuşmasında, hem de tüketici ülkelerin enerji güvenliklerini tesis etmelerine yardımcı olarak küresel barışa katkı sağladığını bildirdi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Orgeneral Büyükanıt, dünyanın insanoğlunun yanlış sanayi tercihlerinden
kaynaklanan bir iklim değişikliği sorunu ile karşı karşıya bulunduğunu da
belirterek, bunun, beraberinde sağlık sorunları, ekonomik alanların yeniden şekillenmesi ve kitlesel göç gibi bir kısım güvenlik sorunlarını getirdiğini anlattı.
Eğitim konusunda küresel düzeydeki dengesizliklerin de bir başka güvenlik
kaygısı olarak ortaya çıktığını belirten Orgeneral Büyükanıt, ''O da eğitimli ve eğitimsiz insan gücü arasındaki farkın artmasıdır. Eğitim düzeyi düşük toplumlar ile eğitimli toplumlar arasındaki refah ve anlayış farkı arttıkça eğitimsiz toplumların tepkisi radikalleşebilmektedir. Bu durum iki toplumun diyalog ihtimalini de zora sokmaktadır'' dedi.
Yayın tarihi: 31 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/31//haber,0C0E43EFDC724B629B8A346659BF15FA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.