Ankara Kuzey Irak'a operasyonu konuşuyor. Bir yandan Güneydoğu'dan şehit haberleri, diğer yandan başkentin kalbine saplanan kanlı terörün hepimize sıcak bir yaz yaşatmaya kararlı olduğu bilinci, isteristemez operasyonu gündeme getiriyor. Ancak Kuzey Irak'a operasyon, terörü bitirir mi?
Hemen söyleyelim. Meclis'te ya da hükümette şu anda bir tezkere çalışması yok. Ancak Başbakan
Tayyip Erdoğan, bu hafta atv'ye verdiği röportajda,
"Irak'a girmek için asker isterse yetkiyi veririz" sözleriyle ilk kez bu netlikte operasyon sinyali verdi.
Peki asker ne istiyor? Kamuoyunda asker adına konuşmaya hevesliler, şimdiden savaş borazanlarını çalıyor.
"Daha ne kadar bekleyeceğiz?",
"Barzani'ye haddini bildirelim" vs...
Oysa bu goygoyculuk, tek kelimeyle TSK'nın stratejisini
"basite indirgemek" . Askerin
"ne pahasına olursa olsun" Kuzey Irak'a girmek istediğini düşünmek büyük yanlış olur.
Benim yapılan açıklamalardan edindiğim izlenim, TSK'nın pozisyonunun son derece
"nüanslı" olduğu yolunda. Kısaca gözden geçirelim. Operasyon faydalı mı? Kuşkusuz, koşullar elverse, tam teşekküllü bir operasyon PKK'ya darbe indirir. Org.
Yaşar Büyükanıt, çeşitli defalarda ve en son 12 Nisan basın toplantısında, bunu açıkça ifade etti. İhtiyaç var.
Ancak buradaki kelime
"geniş ve tam teşekküllü" bir operasyon.
Aynı Genelkurmay Başkanı, 2 ay önce ABD'de yaptığı basın toplantısında,
"sembolik" bir operasyonun yani sadece iç kamuoyunu rahatlatmaya yönelik üçbeş sorti veya ikiüç bombanın bir anlam taşımayacağını da söyledi.
Benim o dönemde edindiğim izlenim, askerin sadece kamuoyunu tatmin edecek diye
"kısıtlı" veya
"sembolik" bir operasyona yanaşmadığı, orduyu böyle bir şeye sürüklemeyi
"kandırmaca" şeklinde gördükleri yolunda.
Yaşar Paşa'nın ABD'deki basın toplantısında, altını çizdiğim bir diğer nokta
"operasyon için koşullar elverişli olmalı" lafıydı. Burada açıkça,
Mesud Barzani'nin ve ABD'nin operasyona karşı olmasının, askeri açıdan bir sorun olduğunu dile getirdi.
Gerçek şu ki; 90'lı yıllarda defalarca Irak'a kolordu ile giren komutan, bunu oradaki yerel güç olan Mesud Barzani ile işbirliği içinde yapmıştı. Barzani, şu anda operasyona karşı direneceğini söylüyor.
Böyle bir ortamda, Kuzey Irak'a girmek hem PKK hem Barzani güçleriyle savaşmak demek. Türkiye bunu isterse yapabilir. Ancak hem diplomatik hem de askeri açıdan büyük bir macera anlamına gelir. Benim Yaşar Büyükanıt'ın laflarından anladığım, Barzani'den hiç haz etmese de operasyon için gereken koşullardan birinin Barzani güçlerinin en azından
"Bize karşı savaşamayacağı" garantisi olduğu yolunda.
Operasyon için
"elverişli" koşullar, ABD ve Barzani üzerinde maksimum
"diplomatik ve siyasi baskı" kurulduktan sonra oluşabilir. Ancak kendimizi kandırmayalım, operasyon yapsak bile, bu terörün şak diye kesileceği anlamına gelmez. İntihar saldırganlarıyla, şehirlerde
"kör terör" eylemlerine geçen bir örgüt ile karşı karşıyayız. Kuzey Irak dağlarında örgüte darbe indirebilirsiniz. Ama bu şehirlerin anında güvenli hale gelmesi demek değil.
Peki
"Kuzey Irak'a operasyon" lafından vaz mı geçelim? Hayır bence bunun Türkiye'nin gündeminde olması, hem diplomatik açıdan hem de TSK'nın caydırıcılığı açısından önemli. Daha da ileri gidelim, bizce Meclis'in bir operasyon kararı alıp bunu cebinde tutması lazım. Nasıl yani demeyin... Türkiye zamanında Yunanistan'ın kara sularını 12 mile çıkarmasını, savaş nedeni
"casus belli" kararı alarak, Yunanistan'a hem tarihi bir gözdağı vermiş, hem de elini kolunu bağlamıştı. Şimdi yapılması gereken şey, Meclis'in açık çek vererek, bir
"tezkere kararı" çıkarması.
Bakın ondan sonra, Kuzey Irak nasıl hizaya gelecektir...
Yayın tarihi: 27 Mayıs 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/27//aydintasbas.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.