Hani insanın basireti bağlanır ya... Sonradan niçin öyle konuştuğuna, niçin öyle davrandığına bir anlam veremez! Sezen Aksu'nun da basiretinin bağlandığına inanıyorum. Bakın, bir televizyon programına bağlandı; onu konuşmayan, onu tartışmayan kalmadı! Eminim şimdi kendi kendine "Keşke o telefonu açmasaydım" diyordur. Ama iş işten geçti artık. Bu tartışmalar Sezen Aksu'nun sanatçı kimliğinde yara açacak değil tabii ki. Ama insanın siniri bozulur ki; onun da bozulmuş. Üzülmüş... Görüyorsunuz değil mi; çark ne kadar da acımasız çalışıyor. Bile isteye uzak kaldığınız bir sistem, birkaç dakikada sizi nasıl da içine dahil ediyor. İşte televizyonlar sayesinde geldiğimiz nokta bu: Her şey canlı canlı, her şey çok heyecanlı, her şey çok kanlı... Oysa üretmek için, ürettiklerini başkalarıyla paylaşmak ve başkalarını yükseltmek için insanın kendinden vazgeçmediği, kendini kurban olarak sunmayacağı 'temiz' zamanlara ihtiyacı var. Kimseyle kavga etmediği, kimseyi izlemediği, kimselere takılmadığı, kimsenin hayatına dahil olmadığı sakin zamanlara! Sezen Aksu, bizim kurban etmek istediğimiz hayattan-hayatlardan uzak durduğu için bu kadar üretiyor; ürettikleriyle başkalarını da zenginleştiriyor. Onu da çarkın dişlileri arasına kıstırmaya çalışırsak, kimin eline ne geçecek doğrusu çok merak ediyorum. Televizyonlardaki reyting çılgınlığının bizi getirdiği nokta artık çok tehlikeli boyutlara ulaşmaya başladı. Sistem aç bir canavar gibi kendine yeni kurbanlar arıyor. Herkes ezilmemek için karşısındakinden daha çok bağırıyor. Sözler havada uçuşuyor, parmaklar ekrana karşı sallanıyor. Seviye yerlerde! Artık her şeyi kanıksar olduk. İyi de nereye kadar? Kendimize gelmek için nasıl bir canlı yayın faciası bekliyoruz, merak ediyorum.
Bugünkü Tüm Yazıları
Sezen Aksu'ya ne yapılıyor?
Yayın tarihi: 18 Mayıs 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/18/gny/haber,50FED3D7196F4AE58A1F0AC0A1A07357.html
Tüm hakları saklıdır.