Hala pazartesi gecesini yaşıyorum inanır mısınız?.. Yazdığımı tekrar tekrar okudum.. Hikaye.. Nasıl zavallı kalmışım duygularımı, coşkularımı anlatmakta.. Tabii teşekkürlerim de yetersiz kalmış, bir rüyayı gerçek hayatın sahnesine bu kadar güzel oturtanlara..
Evvela ve tekrar,
Nihal Kurtaran .. Ahmet'in eşi.. Gecenin fikir babası, pardon anası o.. "Lafı bırakın da, Boss için bir şeyler yapın" diye ortalığı tetikleyen kişi..
Hey Sevgili Nihal.. Hayatımın unutulmaz günlerinden birine daha imza attı..
İlki mi?.. 40 yıl önce.. Askere alındık, Muhabere Okulu Yedek Subay Bölüğü.. İlk bir ay boyu kapı dışarı çıkmak yok. Ziyaretçi de yok.. 175 çakı gibi delikanlı, dişi sinek görsek peşine düşer olduk, 20'nci günlerden sonra.. Kışladan ilk çıkış 29 Ekim.. Hipodromda geçit resmi.. Sabah erkenden gidip caddeye dizildik, sıramızı bekliyoruz.. Bir çığlık sesi.. "Kolej geliyor.." Ankara'nın en güzel kızlarının okulu Kolej ve biz azgınlar.. Ne sıra kaldı, ne disiplin.. Birbirimizin omzuna çıkarak kızlara bakmaya çalışıyoruz.. Önde trampet takımı.. Takımın başında da Nihal.. Benim Erdek Dünya Kampı'ndan yaz arkadaşım.. Tam önümüzden geçerken, bana gülümseyip, elindeki sopalarla bir de selam sallamaz mı?.. Bendeki forsu, karizmayı düşünebiliyor musunuz?.. Omuzlara alındım birden.. Bölüğün en kıskanılan adamı oldum..
50 yıl gecesinde
M. Ali Birand ne şirindi, "Hıncal seni kıskanıyorum" derken.. Nihal'in işi beni kıskanılacak adam haline getirmek demek, ara ara..
Ahmet, balıklama atlamış işin üzerine.. Ahmet el koydu mu tamamdır. Biz Modern Folk Üçlüsü denen dört adamın organizasyon müdürü oydu. Para işlerine
Selami bakardı, müzik işlerine
Doğan .. Geri kalanlara da ben..
Hemen kolları sıvamış.. Bir organizasyon komitesi..
Cüneyt (Koryürek) Ağabey.. Bir müthiş organizasyon adamı da odur..
Ünal (Özüak).. Ali Kocatepe .. Doğan'la Selami tabii ve de
Orhan Mizanoğlu .. Başlattığı geceye ulaşamayan Sevgili dostum..
Yemek işini
Rasim'le (Özkanca),
Ogan (Soysal) yüklenmiş. Borsa'nın yeni yeri Kandilli, Adile Sultan Sarayı mekan. Mekanı süsleme işi, F&F yani
Ferruh'la Filiz . Ses ve Işık Düzeni
Aydın Polatcan . Tüm bu işlerde destek, Lütfi Kırdar'dan
Orhan Sanus .
Sahnedeki müziğin yönetmeni
Osman İşmen .. Sahnenin yönetmeni
Metin Aslan.. Gecenin fotoğrafları işi bile tesadüfe bırakılmamış..
Mustafa Çağlarer .
Bu Ahmet muhteşem adam.. Nasıl tıkır tıkır işledi her şey..
..Ve de konuklar tabii.. Organizasyon Komitesi'nce, yer imkanları dikkate alınarak belirlenen liste, ailenin de onayına sunulup kesinleşmiş..
Dünyanın dört bir yanından koşup gelen dostlar var.. Hollanda'dan
Hacı Ercan ve dünya tatlısı eşi,
Sibel.. Onları tanıştırdığım günü hiç unutmam..
Almanya'dan, ölümsüz Bahrimin ağbisi
Velid Baba.. Taş Kafa
Vural ..
Erhan Sargın .. İran'dan Mustafa Hoca.. Dünyanın bir ucundayken koşan
Erkan Özerman, İstanbullulara eklenmiş..
Kazım Baba da olacaktı aralarında.. Los Angeles'ten gelişini, sırf bu gece için yazın başından bahara kaydırmış meğer Kazım.. İstanbul'a geldi, evine gelemedi. Geceme gelemedi..
Geldi be aslında.. Orhan da, Kazım da ordaydı.. Diğer sevdiklerim de..
Fatih Orbay teker teker saydı adlarını sahnede.. Bahrim en başta..
Ercan Arıklı,
Duygu dahil..
Barbaros Aykol, Kenan Onuk dahil.. Hissettim ordaydılar, öpüyorlardı beni..
Çok sevgili Cemal Dayım zeka bilmeceleriyle beynimi eğitirdi, çocukken.. O gece etrafıma bakarken hatırladım..
Kanuni Sultan Süleyman ile çok sevgili veziri Makbul İbrahim Paşa, birbiri ardına sünnet düğünü düzenlemişler çocuklarına.. Kanuni bir sohbette "Bre vezir" demiş, "Söyle bakalım, hangimizin düğünü daha görkemli, daha zengindi?."
Makbul Paşa düşünmeden yanıt vermiş.. "Tabii benimki" demiş.. "Bu da soru mu" edası ile.
Yahu bir yanda Sultanı İklimi Rum.. Yedi düvelin muhteşem Süleyman'ı.. Öte yanda, alt tarafı bir Osmanlı veziri.. Kanuni anında öfkelenmiş.. "Bostancı" diye gürleyecek.. "Bostancı" demek, "Tez alın götürün, işini bitirin" demek.. Ama son anda durmuş, biraz da merakından "Neden" demiş.. "Bre neden seninki?.."
Cemal Dayım burada durup sormuştu..
"Vezir öyle bir yanıt vermiş ki, kelleyi kurtarmakla kalmamış, keseler dolusu altınla da ödüllendirilmiş.. Ne demiş vezir.."
İki gün düşünmüştüm ben. Bulamayınca, dayım yanıtı vermişti..
"Sultanım.. Bir düğünün büyüklüğünü, zenginliğini, görkemini konuklar belirler.. Sizin düğününüzde en önemli konuk ben fakir kulunuzdum. Oysa benim düğünümde Sultanlar Sultanı Muhteşem Süleyman vardı. Bu iki düğün nasıl mukayese edilirdi.." Benim gecemi öylesi Sultan Süleymanlar zenginleştirdi işte.. Bir tane de değil.. Yüzlerle..
Olmaz.. Böylesi bir daha yaşanmaz.. Hayal bile edilmez.. Yaşamda bir keredir, böyle anlar.. Bir keredir ama bir ömre bedeldir. "Değdi" dedirtir.. "Tüm bir yaşama değdi. Artık ölsem gam yemem.."
Bu yüzden Nihal'den başlayarak, o gecenin içinde olan herkese, bana hayatımın en büyük mutluluğunu yaşattıkları için teşekkür borcum var.. Bir de.. O günden beri, email kutumu dolduran ve kutlamalara çok duygusal, beni ağlatan, ama coşturan satırları ile katılan siz okurlara..
Sizler olmasaydınız, Hıncal Uluç hiçti..
Onu yarattınız, yaşattınız ve mutlu ettiniz..Varolun.. Sağolun.. Teşekkürler.. Teşekkürler..
Bugünkü Tüm Yazıları
Bir rüyayı sahneye koyanlar...
Yayın tarihi: 12 Mayıs 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/12//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.