Diyarbakır kırgın
Zülfikar Ali AYDIN - MERKEZ
Genelkurmay'ın gece yarısı bildirisi Güneydoğu'da burukluk yaratmış. Genci yaşlısı, işsizi esnafı herkes "Bu vatan için savaştık, ayrımız gayrımız yok" diyor..
Binlerce yıllık tarihe sahip Diyarbakır'ın beş kilometrelik 82 burçlu surlarının hemen yanı başındaki Ulucami'nin önündeyiz... Saat sabahın 08.30'u ve taş duvarlarıyla ünlü Ulucami'nin sabahçı kahveleri işsizlerden oluşan ilk müdavimlerini karşılıyor.
NABIZ BURADA ATIYOR
İlk bakışta tipik bir Güneydoğu kıraathanesi olan bu yerin özelliği, kentin siyasi nabzının burada atıyor olması. Türkiye'yi erken seçime götüren "Genelkurmay Bildirisi"nin Diyarbakır'da nasıl yankılandığını en iyi buradan dinlemek mümkün. Hasır tabureler üzerinde "ağır siyasi" sohbete katılınca, yüzlerce kilometre uzaktaki Ankara'nın gündemi ile karşılaşıyoruz... Seçimle birlikte Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay bildirisi etrafında dönen sohbette, herkes kendi tahlillerini, siyasi durum tespitlerini ve demokrasinin geleceğine dair görüşlerini sıralıyor. İçlerinde öyleleri var ki, okul yüzü bile görmemiş. Ama söz sırası gelince, "Cumhuriyetin kuruluşunda ulus devletin nasıl zorunlu olduğunu anlatıp, demokrasinin vesayet altına alındığı için gelişmediğini" savunuyorlar...
ANKARA ESİNTİSİ
Diyarbakır'ın kahvehanelerinde kafa kafaya vermiş üçerli-beşerli gruplar halinde yapılan her sohbette, kendi deyişleriyle mutlaka bir "filozof" bulunuyor. Hepsi siyasetin gündemini çok sıkı takip ediyor. Nedeni ise, yine onların cümlesinde yatıyor: "Bu kadar işsizlikte bundan daha iyi yapacak başka bir şey var mı?" Ankara'nın sıcak havasının estiği kahvehaneden Diyarbakır sokaklarına doğru yol alıyoruz. Kentin yeni yüzü Ofis'ten bazılarının "Doğu'nun Parisi" diye tanımladığı lüks mağazalar ve eğlence mekânlarıyla dolu Sanat Sokağı'na ulaşıyoruz. Sokağa taşan kafeteryaların taburelerinde oturanlar çaylarını yudumlarken, Ankara'yı ve tabii ki siyaseti yatırıyorlar masaya. Daha çok öğrenciler ile sanatseverlerin rağbet gösterdiği sokakta, son iki genel seçimde tercihini "Kürt Sorunu" merkezli partilerden yana kullanan Diyarbakırlılar açısından ilginç bir tablo çıkıyor karşımıza. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananları hemen herkes, "AK Parti'ye oy vermedim ama haksızlığa uğradılar" diye yorumluyor. Genelkurmay'ın bildirisini ise "Demokrasiye müdahale" olarak düşünüyorlar. İşte söz tam bu noktada bildirideki "Ne Mutlu Türküm Diyene, demeyen herkes Türkiye'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır" cümlesine geliyor. O an bir sessizlik başlıyor ve bize "Kusura bakmayın burası Diyarbakır. Kimliğinizi görebilir miyiz?" sorusu geliyor. Her seferinde gazeteci olduğumuzu "ispat" etmek için kimlik gösteriyoruz.
'ÜLKENİN SAHİBİYİZ'
"Düşman" ifadesine açıklık getirilmesini isteyen Diyarbakırlılar, askerlik yaptıklarını vergi verdiklerini, dedelerinin cumhuriyetin kuruluşunda "düşmana karşı savaştıklarını" anlatıp, aynı cümlede buluşuyorlar: "Kırgınım." Tepkilerin öfkeye dönüşmediği kentte kast edilenin açıklanması halinde kırgınlıklarının belki azalabileceğini de belirtiyorlar. Diyarbakırlılar, Türkiye Cumhuriyeti'yle barışık olduklarının özellikle altını çiziyor. Onlara göre tek fark, dilleri ve kökenleri. Kurtuluş Savaşı'nda işgal güçlerine kadar omuz omuza savaştıkları için kendilerini herkes kadar ülkenin sahibi olarak görüyorlar.
Yayın tarihi: 8 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/08//haber,481A6B8B7E1B43BCA3EF90569B0B4648.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.