Mutfak Dostları'nın birayı sevdirme gecesi

Şehr-i İstanbul'da bazen 40 yılın çarşambası bir araya gelir! Örneğin geçen pazartesi gecesi, bir yandan gitmem gereken bir sergi açılışı, öte yandan Afife Tiyatro Ödülleri gecesi, Mutfak Dostları Derneği'nin yemeği ve de TÜRSAK'ın Antalya Festivali'ni basına tanıtım kokteyli üst üste gelmez mi? Allah'tan sonuncusu ertelendi. Önce Beyoğlu Belediyesi Galerisi'ndeki (Tünel'de) 'hemşerimin' sergisine gittim. İzmirli olduğu için 'hemşeri' dediğim resim öğretmeni ve ressam İpek Çekim'i tanımıyordum ama beni arayıp resimlerini görmemi öylesine içtenlikle istemişti ki... Serde hemşerilik de var! Karşımda kişilik peşinde bir ressam ama daha ötesi, karnı burnunda bir anne adayı buldum! Anlaşıldı, İpek Hanım'ın oğlu da ileride sanatçı olacak! Son dakikaya kadar gündemimde olan Afife gecesine boş verip, Mutfak Dostları Derneği'nin yemeğine gittim, dostlar arasında bir yemek daha çekici geldi. İçki uzmanı Teoman Hünal'ın özenle seçtiği biralar eşliğinde bir yemek... Mekân, Tepebaşı'ndaki Lokanta, şef ise çok yetenekli bir genç adam olan Mehmet Gürs'tü. Teoman Bey, bize ikisi yerli, üçü ithal, dört çeşit bira tanıttı. Gerçi benim votkaşarap- cin üçlümden vazgeçip, pek hoşlanmadığım bira-rakı-viski üçlüsüne adım atmaya niyetim yok... Ama şunu söylemeliyim: Biranın tadı değişiyor ve ortaya farklı lezzetler çıkıyor. Ben kendi adıma, arpadan değil de buğdaydan yapılan ve artık Türkiye'de de imal edilen Alman birası Gusta Weissbier'i çok sevdim.